Close Menu
  • Ana Sayfa
  • Abdülhamid
  • Adolf Hitler
  • Tarih
    • İslam Tarihi
    • Osmanlı
    • Cumhuriyet Tarihi
  • Ehli Sünnet
    • Hadis-i Kudsi
    • Akaid
    • Emali
  • Güncel-Siyasi
  • Şiir
    • Bidat Fırkalar

Subscribe to Updates

Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

What's Hot

EVLAT BABANIN SIRRIDIR

23/06/2024

ALMAN ORDUSUNDA TÜRK LEJYONLARI

07/10/2021

PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

07/10/2021
Facebook X (Twitter) Instagram
Kundun55
  • Ana Sayfa
  • Abdülhamid
  • Adolf Hitler
  • Tarih
    1. İslam Tarihi
    2. Osmanlı
    3. Cumhuriyet Tarihi
    Featured

    PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

    By admin07/10/20210
    Recent

    PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

    07/10/2021

    HAVZA’DA ÜÇ HAFTA

    07/10/2021

    İPTEN ADAM ALAN ARZUHALCİ

    07/10/2021
  • Ehli Sünnet
    1. Hadis-i Kudsi
    2. Akaid
    3. Emali
    Featured

    Aile-Ali Eren

    By admin26/01/20200
    Recent

    Aile-Ali Eren

    26/01/2020

    Ali Şeriati’nin Muhammed Kimdir kitabı incelemesi

    12/01/2020

    MEHMET ÂKİF’İN BİLİNMEYEN VEYA UNUTULAN TARAFI…

    02/02/2019
  • Güncel-Siyasi
  • Şiir
    • Bidat Fırkalar
Facebook X (Twitter) Instagram
Kundun55
Home»Adolf Hitler»ALMAN ORDUSUNDA TÜRK LEJYONLARI
Adolf Hitler

ALMAN ORDUSUNDA TÜRK LEJYONLARI

adminBy admin07/10/2021Yorum yapılmamış5 Mins Read
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Türkistan Lejyonu
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

II.Cihan Harbi’nde Rusya’yı işgal eden Almanlar, yerli halktan lejyonlar kurmuştu.

Tarihi hâdiseler her zaman olup bitmez; bazen eserleri yıllarca, asırlarca devam eder. II.Cihan Harbi esnasında Rusya’daki Müslümanların başına gelenler; Almanların işgali ve çekilmesinin ardından Stalin’in emriyle bir gecede vagonlara doldurulup Sibirya’ya sürülmeleri, tesirlerini bugün bile devam ettiren bir faciadır.

Kendine benzer

Ruslar, XVI.asırdan itibaren etrafındaki ülkeleri yuta yuta dünyanın en büyük ve tipik sömürge imparatorluğunu kurdu. Moskova, birbirinden çok farklı kültürlere sahip ülkeleri ve halkları asırlarca idare etti. Şimdi de resmen veya fiilen böyledir. Bu sömürge imparatorluğu, İngiliz ve Fransızlarınkine benzemez. İngiltere ve Fransa, topraklarından çok uzak ülkelere hâkimlerdi. Bunların çoğu -Hindistan hariç- evvelce müstakil bile değildi.

Her şey Kiev Prensliği’nin, Moskova ve Novgorod ile birleşip, Altınordu Devleti’nin küllerinden doğan dört büyük hanlığa göz dikmesiyle başladı. Kazan, Ejderhan ve Kasım Hanlığı’nı yuttu. Kırım, Osmanlı’ya iltica ederek kurtuldu. Rusya böylece inanılmaz şekilde büyüdü; korkutucu bir devlet oldu. 1774’ten sonra Kırım’ı da aldı.

Sonra Kafkasya’ya yöneldi. Burada irili ufaklı beyliklerde çeşitli topluluklar yaşıyordu. Genç ve güçlü Rusya, Osmanlı ve İran devletlerinin müdafaa tedbirlerini boşa çıkardı. Buradaki halkların mukavemetini sert muamelelerle kırdı. 1828’de Osmanlı mağlubiyeti ardından Kafkasya’ya çöreklendi. Dağlı halklar üzerinde tam hâkimiyet kurması 50 seneyi buldu. Halkın çoğu, Osmanlı yurduna hicret etti.

“Öteki”ye bakış

Kafkasya’da yaşayan halkların büyük ekseriyeti Müslümandır. En batıda Abhazlar; doğusunda Çerkezler (Adigeler); gerisinde Kabartaylar vardır. Bu üçü akrabadır; bir kısmı Müslüman, bir kısmı Hristiyandır. Daha doğuda, Kıpçakça konuşan Türk Karaçay ve Malkarlar yaşar. Kuzeydoğusunda Çeçen ve İnguşlar bulunur. Bu ikisi Türk değildir. Daha ilk devirlerde Müslümanlığa girmişlerdir.

Doğuda Dağıstan vardır. Avarlar, Lezgiler, Laklar, Tabasaranlar, Gazikumuklar yanında iki de Türk topluluğu yaşar: Nogaylar ve Kumuklar. Şeyh Şamil, Avardır. Güneyde bir kısmı Müslüman bir kısmı Hristiyan Gürcüler, ayrıca Ermeni ve Azeriler. Gürcü mıntıkasında, Anadolu halkı ile aynı etnik tasnife giren Ahıska Türkleri ile her dinden Kürtler, Lazlar ve Hemşinliler (Ermeni Müslümanlar) yaşar.

Ruslar, Kafkasya’yı yuttuktan sonra istikametini doğuya çevirdi. Hokand Hanlığı, Hive Hanlığı, Kazak Beyliği gibi memleketleri hâkimiyetine alarak bugünki beş cumhuriyetin bulunduğu Türkistan’ı topraklarına kattı. Sibirya’yı da kolayca alarak böylece Japon denizine kadar uzandı.

72,5 milletin yaşadığı bu imparatorluk, “öteki”nin nisbi bir hürriyet içinde yaşadığı Osmanlı ve Avusturya İmparatorluklarından farklı idi. Kendine göre bir sistemle, bazı yerlerde demir yumrukla, bazı yerde daha yumuşak bir şekilde idaresini sürdürdü. Gerçi Rusya’da hürriyet, Ruslar için de mevzubahis değildi.

Bir yandan yayılmacı politika sürerken, öte yandan da bilhassa Çar II.Aleksandr zamanında imparatorluğu ayakta tutabilmek için hürriyetler inkişaf ettirildi. Müslümanlar biraz nefes aldı. Artık Çar ordusunda Çerkez veya Türk, her milletten subay görülmeye başlandı.

Denize düşen yılana sarılır

1917’den sonra tedricen iktidara gelen Bolşevikler, bütün halklara hürriyet, muhtariyet ve federal istiklal vadettiler. Ama sözlerinde durmadılar. Dursalar bile, bunlar, aslında Moskova’dan idare olunan göstermelik devletçikler oldu. Lenin’den sonra ipleri eline alan Stalin’in gaddarlığı dillere destandı. Bilhassa Müslüman halkları potansiyel düşman olarak görür ve ezerdi.

II.Cihan Harbi’nde bütün Rusya halkları için felaket çanları çalmaya başladı. Ahıskalılar dışında bütün Müslüman erkekler orduya alındı. Tam o sırada Kırım ve Kafkasya’nın kuzeyini Almanların istilası, Müslümanları ümitlendirdi. Herkeste Almanya’nın galip geleceğine dair bir ümit vardı. Bunlar da Almanlara sempati duydu; Sovyet diktatörlüğüne karşı bir kurtarıcı olarak gördü.

Almanlar, bir manifesto neşrederek, buradaki halklara din ve vicdan hürriyeti tanınacağını, kolhozların kalkacağını, eski mülklerin iade edileceğini ve siyasi muhtariyet tanınacağını vadetti. Ayrıca her yerde yaptıkları gibi, burada da 1943’ten itibaren Ostlegionen (Doğu Lejyonları) adında birlikler kurdu. Esirlerden veya asker kaçaklarından müteşekkil olup, sayısı 200 bin ile 1 milyon arasında değişen bu birliklerde, Rus ve Ukraynalılardan başka, Kafkasyalı, Kazan ve Kırım Tatarları, Türkistanlılar ve Kalmuklar bulunuyordu.

Rus Hürriyet Ordusu (Vlaşov Ordusu), Ukrayna ve Kazak Lejyonu’ndan başka, Türkistan (Özbek, Türkmen, Kazak), Kuzey Kafkasya (Abhaz, Çerkez, Kabartay, Karaçay, Balkar, Çeçen, İnguş, Kürt, Talişi, Kuzey Asetin) Gürcü, Ermeni, İdil-Ural (Tatar, Başkır, Çuvaş, Udmurt, Mordvin) ve Müslüman Kafkasya/Azerbaycan (Azeri, Çerkez, Dağıstanlı, Çeçen, İnguş) Lejyonları vardı. Kendisi de bu taburlarda yer almış bulunan Kırımlı yazar Cengiz Dağcı, o günleri ve bu lejyonlarda yaşananları çok güzel anlatır.

Türkistan Lejyonu

Sarı Köpek-Kızıl Köpek

Ama Almanlar sözünde durmadı. Orduya aldıkları askerleri düşük rütbede ve geri hizmette tuttu. Müslümanlar anladı ki, Almanlar da Ruslardan pek farklı değil. Ama iş işten geçmişti. Bu, bir hataydı, denebilir. Ama unutulmamalıdır ki, bitaraf olanın bertaraf olacağı bir zeminde, çoğunun başka çaresi yoktu. Sarı köpek ile kızıl köpek arasında, az ısıracağını düşündüklerini tercih etmişlerdi. Almanların derdi Yahudiler ile idi; Ruslarınki herkesle.

Almanlar, aylarca kuşattıkları Volgograd’da 1943’te ağır bir mağlubiyete uğrayıp, yavaş yavaş bu cepheden çekilince, işgal mıntıkalarındaki halk, Kızıl Ordu dehşeti ile karşı karşıya kaldı. Almanlara katılanlardan, kaçabilenler beraber kaçtı. Bunlar, harb bitince, Avrupa’daki kamplarda enterne edildiler. Bu kamplar, bugünki Filistin mülteci kampları gibi adeta birer köy idi. Tarihçi İlber Ortaylı, Kırım asıllı ailesinin enterne edildiği Avusturya’daki böyle bir kampta 1948’de doğmuştur.

Alman ordusundaki Müslüman askerlerden Müttefikler’e esir olanların başına çok işler geldi. Bunların Nazi olmadığını, Sovyet zulmünden kaçtıkları için bu yola girdiklerini çok iyi bildikleri halde, Müttefikler, hürriyet sloganını bir yana bırakıp asrın hıyanetini işleyerek bunları Sovyetlere iade ettiler. Hemen hepsi kurşuna dizildi. Churchill, Roosevelt ve Stalin, Yalta’da her devletin, esir vatandaşını alması üzerinde anlaşmıştı. Bu, Alman lejyonundaki Rus Müslümanlarının idam fermanı idi.

Almanlara esir düşen Rus askerleri ise, memlekete döndüklerinde, “Nasıl esir düşersiniz? Esir olmayıp ölecektiniz” gerekçesiyle kurşuna dizildi. Böylece 100 binden fazla Müslüman hayatını kaybetti. İade edilmekten kurtulanlar, büyük maceralarla Türkiye ve başka ülkelere kaçtı. Bazı Türk diplomatlar, Stalin’den ödü kopan İnönü’ye rağmen, resmi veya sahte evraklarla bunları Türk vatandaşı gibi gösterip kurtarmaya muvaffak oldular. Mısır Kralı Faruk bile birkaç yüz tanesini kendi ülkesine kabul etti.

Bu trajedi 1950’lere kadar sürdü. Harbe bilfiil katılmamış olanlardan imkân bulabilenler Amerika’ya gitti. Amerika, Rusya doğumlulara soğuk savaş devrinde iltica hakkı tanımıştı. Ama esas musibet, yurtlarında kalan Müslümanların başına gelmişti. Bunu inşallah başka bir yazıda ele alırız.

Ekrem Buğra Ekinci

germany hitler hitler ve müslümanlık müslüman askerler nazi almanyası nsdap türkistan
Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
admin

Related Posts

Adolf Hitler ve Müslümanlık

30/08/2019

Adolf Hitler’in sözleri

30/08/2019

Türkistân Târihinde Bir Kadın Kahraman Kurmancan Datka

30/07/2019
Leave A Reply Cancel Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Son Yorumlar
  • Said Nursi Ve Diyalog Prof. Dr. Yümni Sezen için okan kaya
  • Emâlî Beyitleri ve Tercümeleri için Abdussamet Eken
  • Emâlî Beyitleri ve Tercümeleri için Abdussamet Eken
  • Nureddin Zengi’nin Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kabrini koruması… için Ahmet
  • Kudsi-Hadisler-Imam-Gazali için admin
Kaçırmayın
Güncel-Siyasi

EVLAT BABANIN SIRRIDIR

By admin23/06/20240

Baba, senede bir gün hatırlanır, ama insanların maddi ve manevi hayatında çok güçlü bir figür…

ALMAN ORDUSUNDA TÜRK LEJYONLARI

07/10/2021

PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

07/10/2021

HAVZA’DA ÜÇ HAFTA

07/10/2021
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.