Close Menu
  • Ana Sayfa
  • Abdülhamid
  • Adolf Hitler
  • Tarih
    • İslam Tarihi
    • Osmanlı
    • Cumhuriyet Tarihi
  • Ehli Sünnet
    • Hadis-i Kudsi
    • Akaid
    • Emali
  • Güncel-Siyasi
  • Şiir
    • Bidat Fırkalar

Subscribe to Updates

Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

What's Hot

EVLAT BABANIN SIRRIDIR

23/06/2024

ALMAN ORDUSUNDA TÜRK LEJYONLARI

07/10/2021

PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

07/10/2021
Facebook X (Twitter) Instagram
Kundun55
  • Ana Sayfa
  • Abdülhamid
  • Adolf Hitler
  • Tarih
    1. İslam Tarihi
    2. Osmanlı
    3. Cumhuriyet Tarihi
    Featured

    PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

    By admin07/10/20210
    Recent

    PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

    07/10/2021

    HAVZA’DA ÜÇ HAFTA

    07/10/2021

    İPTEN ADAM ALAN ARZUHALCİ

    07/10/2021
  • Ehli Sünnet
    1. Hadis-i Kudsi
    2. Akaid
    3. Emali
    Featured

    Aile-Ali Eren

    By admin26/01/20200
    Recent

    Aile-Ali Eren

    26/01/2020

    Ali Şeriati’nin Muhammed Kimdir kitabı incelemesi

    12/01/2020

    MEHMET ÂKİF’İN BİLİNMEYEN VEYA UNUTULAN TARAFI…

    02/02/2019
  • Güncel-Siyasi
  • Şiir
    • Bidat Fırkalar
Facebook X (Twitter) Instagram
Kundun55
Home»Tarih»Osmanlı»DURSUN FAKİH
Osmanlı

DURSUN FAKİH

adminBy admin04/03/2019Yorum yapılmamış4 Mins Read
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

Hayatı hakkında kaynaklarda fazla bilgi bulunmayan Dursun Fakih Karamanlı olup Şeyh Edebâli’nin (ö. 726/1326) damadı ve Osman Gazi’nin bacanağıdır. Şeyh Edebâli’den tefsir, hadis ve fıkıh okudu; ona mürid oldu ve seyrüsülûkünü onun yanında tamamladı. Osman Gazi ile birlikte savaşlara katılır ve gazilere imamlık yapardı. Karacahisar’ın (bugün Eskişehir’in merkez ilçesi merkez bucağına bağlı bir köy olan Karacaşehir) fethinden (688/1289) sonra Osman Gazi tarafından şehrin kadılığına ve kiliseden çevrilen caminin imamlığına getirildi. Burada onun adına ilk cuma hutbesini okudu. Kaynaklara göre bu hutbe Osmanlılar’ın istiklâl alâmeti olarak okunan ilk hutbedir (Âşıkpaşazâde, s. 18).

Osman Gazi fethettiği yerleri beşe bölerek Bilecik’i kayınpederinin idaresine bırakmıştı (1302). Bunun üzerine Dursun Fakih Edebâli’nin yanında kaldı ve onun vefatı üzerine makamına geçerek fetva işlerini yürüttü. Ölüm tarihi hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte bazı kaynaklar şeyhinin yerine geçtikten bir müddet sonra vefat ettiğini kaydeder. Kabri, Bilecik’te Şeyh Edebâli Zâviyesi içindeki türbededir. Türbede Şeyh Edebâli, Dursun Fakih ve Muhlis Baba’dan başka Edebâli’nin ahfadından bazı kimseler medfundur (Öcal, s. 130). Dursun Fakih’e bundan başka iki türbe-makam daha isnat edilmektedir. Bunlardan biri Karacahisar’da küçük bir tepe üzerinde (Ünver, s. 497), diğeri ise Söğüt’ün Küre köyü civarında başka bir tepe üzerindedir (Öcal, s. 129).

Yûnus Emre, Âşık Paşa ve Gülşehrî ile çağdaş olan Dursun Fakih ayrıca Osmanlı devrinin ilk şairlerindendir. Ona nisbet edilen tek eser olarak tanınan Gazavatnâme, edebî özelliğinden ziyade dinî mahiyeti ve Eski Anadolu Türkçesi’ne ait ilk örneklerden biri olması bakımından önemlidir. Sadettin Buluç’un bir tebliğle tanıtarak özetini verdiği Gazavatnâme’de (bk. bibl.), Hz. Peygamber’in başta Hz. Ali olmak üzere Hâlid b. Velîd ve diğer sahâbîlerle birlikte, puta tapan Benî Pinhân kabilesinin reisi Mukaffa‘a karşı giriştiği savaşlar anlatılmaktadır. Eserde kısa bir münâcât ve na‘ttan sonra asıl konuya girilir. Ayrıca diğer bazı müelliflerce manzum ve mensur olarak işlenen ve halk arasında “Mukaffa‘ Cengi” adıyla da tanınan bir konuyu işleyen eserde olaylar, Benî Pinhân kabilesinden bir gencin babasının müslüman olduğu için kabile reisi Mukaffa‘ tarafından öldürülmesiyle başlar. Bu genç durumu Hz. Peygamber’e bildirince Resûl-i Ekrem, Hz. Ali’ye yazdırdığı İslâm’a davet mektubuyla birlikte, o diyarları bildiğini ve Mukaffa‘ı tanıdığını söyleyen Hâlid b. Velîd’i Benî Pinhân kabilesine gönderir. Hâlid mektubu Mukaffa‘a verir, o da okuma bilmediğinden kızı Hıttâm’ı çağırıp mektubu okutur. Fakat Mukaffa‘ın, inancından dönmeyeceğini ve bu uğurda mücadele edeceğini bildiren mektubuyla Medine’ye dönen Hâlid bu arada Hıttâm’a âşık olur. Bunun üzerine Hz. Peygamber, aralarında Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin de bulunduğu ashaptan 4000 kişiyle birlikte Benî Pinhân’a karşı sefere çıkar. Uzun mücadeleler sonunda Hıttâm müslüman olup Hâlid’le evlenir. Özellikle Hz. Ali etrafında cereyan eden çeşitli olağan üstü hadiseler karşısında daha fazla direnemeyen Mukaffa‘ da İslâmiyet’i kabul eder ve kısa bir müddet sonra ölür.

Muteber İslâmî kaynaklarda rastlanmayan olayların konu edildiği eser, diğer bazı gazavatnâmelerde olduğu gibi muhtemelen Anadolu’da müslüman Türk birliğinin sağlanması için gayret sarfedilen bir dönemde dinî heyecanı ve cihad şuurunu pekiştirmek için yazılmıştır. Mesnevi tarzında ve aruzun “fâilâtün fâilâtün fâilün” kalıbı ile nazmedilen yaklaşık 640 beyit hacmindeki eserin bugüne kadar biri Millet Kütüphanesi’nde (Ali Emîrî, Manzum, nr. 1222, vr. 79b-108a), biri İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde (TY, nr. 311, vr. 60b-71a), diğeri de Konya’da Koyunoğlu Müzesi Kütüphanesi’nde (nr. 11.930) olmak üzere üç nüshası tesbit edilmiştir. Agâh Sırrı Levend, Millet Kütüphanesi’ndeki Gazavât-ı Resûlullah adını taşıyan nüshanın Dursun Fakih’e ait olduğunu belirtirken İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki Gazavât-ı Kıssa-i Mukaffa‘ adlı bir başka nüshanın müellifinin bilinmediğini söylemekte, böylece ortaya iki ayrı eser çıkarmaktadır. Ancak yapılan karşılaştırma sonucunda, bunların aslında Dursun Fakih’in Gazavatnâme’sinin epeyce değişikliğe uğramış farklı iki nüshası olduğu tesbit edilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA
Dursun Fakih, Gazavatnâme, Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 1222; Âşıkpaşazâde, Târih, s. 18-19, 199; Müneccimbaşı, Sahâifü’l-ahbâr, III, 274; Taşköprizâde, eş-Şekāʾik, s. 5; Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 30-31; Neşrî, Cihannümâ (Unat), I, 108-109; Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 235, 241; Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, I, 127; A. Süheyl Ünver, “Osmanlıların İlk İstiklâl Hutbesini Okuyan Dursun Fakih”, Tarih Dünyası Dergisi, II/12, İstanbul 1950, s. 495-497; Sâdettin Buluç, “Dursun Fakih’in Gazavât-nâmesi”, X. Türk Dil Kurultayında Okunan Bilimsel Bildiriler 1963, Ankara 1964, s. 11-22; Safa Öcal, “Dursun Fakih”, TDA, I/6 (1980), s. 117-130; Kāmûsü’l-a‘lâm, IV, 3020; Hasan Aksoy, “Dursun Fakih”, TDEA, II, 387.

dursun fakih osman gazi osmanlı devleti
Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
admin

Related Posts

PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

07/10/2021

HAVZA’DA ÜÇ HAFTA

07/10/2021

İPTEN ADAM ALAN ARZUHALCİ

07/10/2021
Leave A Reply Cancel Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Son Yorumlar
  • Said Nursi Ve Diyalog Prof. Dr. Yümni Sezen için okan kaya
  • Emâlî Beyitleri ve Tercümeleri için Abdussamet Eken
  • Emâlî Beyitleri ve Tercümeleri için Abdussamet Eken
  • Nureddin Zengi’nin Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kabrini koruması… için Ahmet
  • Kudsi-Hadisler-Imam-Gazali için admin
Kaçırmayın
Güncel-Siyasi

EVLAT BABANIN SIRRIDIR

By admin23/06/20240

Baba, senede bir gün hatırlanır, ama insanların maddi ve manevi hayatında çok güçlü bir figür…

ALMAN ORDUSUNDA TÜRK LEJYONLARI

07/10/2021

PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

07/10/2021

HAVZA’DA ÜÇ HAFTA

07/10/2021
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.