Close Menu
  • Ana Sayfa
  • Abdülhamid
  • Adolf Hitler
  • Tarih
    • İslam Tarihi
    • Osmanlı
    • Cumhuriyet Tarihi
  • Ehli Sünnet
    • Hadis-i Kudsi
    • Akaid
    • Emali
  • Güncel-Siyasi
  • Şiir
    • Bidat Fırkalar

Subscribe to Updates

Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

What's Hot

EVLAT BABANIN SIRRIDIR

23/06/2024

ALMAN ORDUSUNDA TÜRK LEJYONLARI

07/10/2021

PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

07/10/2021
Facebook X (Twitter) Instagram
Kundun55
  • Ana Sayfa
  • Abdülhamid
  • Adolf Hitler
  • Tarih
    1. İslam Tarihi
    2. Osmanlı
    3. Cumhuriyet Tarihi
    Featured

    PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

    By admin07/10/20210
    Recent

    PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

    07/10/2021

    HAVZA’DA ÜÇ HAFTA

    07/10/2021

    İPTEN ADAM ALAN ARZUHALCİ

    07/10/2021
  • Ehli Sünnet
    1. Hadis-i Kudsi
    2. Akaid
    3. Emali
    Featured

    Aile-Ali Eren

    By admin26/01/20200
    Recent

    Aile-Ali Eren

    26/01/2020

    Ali Şeriati’nin Muhammed Kimdir kitabı incelemesi

    12/01/2020

    MEHMET ÂKİF’İN BİLİNMEYEN VEYA UNUTULAN TARAFI…

    02/02/2019
  • Güncel-Siyasi
  • Şiir
    • Bidat Fırkalar
Facebook X (Twitter) Instagram
Kundun55
Home»Akaid»Şeriat hükümleri ve hikmetleri – HIRSIZLIK
Akaid

Şeriat hükümleri ve hikmetleri – HIRSIZLIK

adminBy admin23/07/2016Updated:27/09/2017Yorum yapılmamış5 Mins Read
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

 

Maide Suresi
38 – Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah’dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima
üstündür, hikmet sahibidir.
Ey Laikler, Kemalistler… Eğer ülkemizde Allah’ın (celle celaluhu) emrettiği bu ceza uygulansaydı, bankaları
hortumlayanlar, yetimlerin hakkını Hilton otellerinde içkilerine meze yapıp yiyen üçkağıtçılar aramızda
barınabilirler miydi?
“Başkasına ait bir malı korunduğu yerden sahibinin bilgisi dışında gizlice almak” demek olan hırsızlık, mala
ve mülkiyet hakkına karşı işlenen temel suçlardan biridir. **Alın terinden ve meşrû kazançtan doğan servetin
korunması** İslâm’ın temel ilkeleri arasındadır. İslâm emeği ve mülkiyeti kutsal saymış, mülkiyete haksız
olarak el uzatmayı cezalandırmıştır. Bu itibarla bütün ilâhî dinlerde ve hukuk düzenlerinde olduğu gibi
İslâm’da da hırsızlık hem hukuk düzeni açısından suç, hem de dinen ve ahlâken büyük günah ve ayıp
sayılmıştır.
Hırsızlık, başkasının ter dökmek suretiyle kazandığı malını çalıp, kalbini yaralayan büyük bir hıyanet, vicdana
sığmayan bir cinayettir. Bu cinayet, her asırda ve her yerde bulunmuş ve bulunmaktadır. Bunun için; yüce
İslâm dini, verilen ceza, yapılan işe uygun olsun diye bu insafsızlığı yapan kimse için ağır bir müeyyide
getirip elinin kesilmesini emretmiştir. **Bu müeyyide, uygulansaydı hırsızlık olayları en az düzeye inerdi.**
Hırsızlık; kitap, sünnet ve icmâ delilleriyle yasaklanmıştır. Kur’ân’da şöyle buyurulur: “Hırsızlık yapan erkek
ve kadının ellerini kesiniz” (Maide 38).
Mahzum kabilesinden bir kadının yaptığı hırsızlık Kureyşi çok meşgul etmişti ve: “Bu kadın için şefaat
edebilecek ve Rasûlullah (s.a.v) ile konuşabilecek kim olabilir?” dediler ve sonunda: “Rasûlullah (s.a.v)’in
sevgilisi (sevdiği arkadaşlarından) Üsâme’den başkası bunu yapamaz” dediler. Üsâme (r.a.) bu konuda
konuşacağını konuştu da Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
**“Sizden önceki toplumlar helak olup gittiler. Onlar aralarında şerefli kimseler suç işlediklerinde onu
cezalandırmaz bırakırlar, zayıf ve düşük kimseler suç işlediklerinde ise onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin
olsun ki Muhammed’in kızı Fatıma bile hırsızlık etse onun elini de keserdim.” **
(Tirmizî, Hudûd: 6; Ebû Davud, Hudûd: 15)
Hırsızlık sâbit olunca, el kesme (had cezası) uygulanır. Had cezası gerekli olmayan durumlarda ise zararın
tazmini yoluna gidilir.
İslâm hukukçuları suç ve cezada kanunîliği, adalet ve hakkaniyeti temin gayesiyle hırsızlık suçunun hangi
şartlarda işlenmiş sayılacağı, cezanın uygulanabilme şartları, tekerrür, zorlama ve af gibi durumların cezaya
etkisi konularını ayrı ayrı tartışmışlar ve bu konuda zengin bir hukuk doktrini oluşmuştur. Özetle, hırsızlık
suçunun tam oluşması için **açlık, zaruret, zorlama gibi, hırsızlık suçunu işlemeyi kısmen veya tamamen
mâzur gösterecek bir mazeretin bulunmaması, suçun bilerek ve istenerek işlenmesi, fâilin cezaî ehliyetinin
bulunması, çalınan malın hukuken koruma altında olması ve belli bir miktardan fazla olması gibi şartlar
aranmıştır.**
İslâm hukukunda cezalar, suçu önlemek için gerekli ön tedbirler alındıktan sonra uygulanma imkânı bulan
nihaî ve zorunlu müdahale niteliğindedir. Buna göre, İslâm’ın temel amacının, bazı kimseleri cezalandırmak
değil, **aksine hırsızlık suçunun işlenmesine imkân bırakmayacak önlemleri almak, iktisadî ve sosyal
gelişmeyi ve dengeyi sağlamak, insanları eğitmek ve yönlendirmek olduğu burada tekrar hatırlanmalıdır.**
Toplumda bütün bu çabaların başarılı olması, dinî eğitim ve öğretimin, toplumun genel ahlâkî değerlerinin,
buna ilâve olarak yasal düzenlemelerin ve izlenen resmî politikanın birbiriyle uyumlu olması vazgeçilmez bir
önem taşır.
Hak Teâlâ hırsızlığın cezasını emretmiştir. Bu genel şartlar altında ise hırsızlığa cesaret eden bir elin İslâm
sosyal kurumu içinde kangren olmuş bir uzuv gibi kesilmesi gerekli olur.
Ey müminler hırsız erkek ve hırsız kadının da, yani şüphe ve mazeretten âzâde olarak hırsızlığı açığa çıkan
gerek erkek ve gerek kadın hırsızların da kazandıkları işe bir ceza, Allah’tan bir nekâl, yani bir daha
yapmamaları için hakkıyle bir bağ, bir tuşak, bir kelepçe olmak üzere ellerini kesiniz. Çünkü Allah hem azîz
(üstün), hem hakîm (hikmet sahibi)dir. Emrine karşı gelinmez, hükmünü hikmetle verir. “Hak” O’nun yüksek
himayesinde, ceza O’nun hikmeti cümlesindendir. Zulüm ve bozgunculuğa razı olmayan, hayır ve hakka
çalışmak için el ve kudret ihsan eden; Allah’dan gereğince korkmayı, vesile aramayı, mücahedeyi emreden;
fakirleri korumak, sıkıntılı olanları gözetmek, düşkünlere yardım etmek için bu kadar âyetler ve hükümler
indiren; infak, zekat, sadakalar, yardımlaşma hükümleriyle gücü olanlara vazifeler farz kılan, zenginlerin
mallarından dilencilere, düşkünlere belli bir hak veren Allah Teâlâ’nın bu emirlerini, bu hükümlerini icra ve
tatbik eden müslüman, sosyal toplumu içinde Allah’tan korkmayarak, Allah’a yaklaşmak için güzel vesileler
dileğinde bulunmayarak ve Allah yolunda mücahede etmek için nefsinin, şehvetinin isteklerine
sabredemeyerek başkasının hukukuna gizlice el uzatmak kendisinin ne hakkı, ne de hakkı olduğu şüphesi
bulunmayan bir malı Allah görmüyormuş gibi çalmaya kalkışmak elbette Allah’ın izzetine bir tecavüz ve
gizliden gizliye bir harptir. Ve böyle bir elin cezası da kesilmektir.
Şu halde suç ile ceza arasında denklik yok zannedilmesin. Zira bu ceza yalnız malın karşılığı değil, gizli bir
hainlik ve Allah’ın izzetine bir tecavüz olan hırsızlık fiilinin cezasıdır. Bu el kendini ateşe sokmuş veya kılıca
uzatmıştır. Bu, gerek ona ve gerek ona uyup azacak olanlara Allah tarafından öyle sabit bir kelepçedir.
Bununla hem hırsız fesad (bozgunculuk)tan temizlenir, hem de diğerleri. Sonra Allah Teâlâ’nın izzetine bu
şekilde tecavüz edenleri bu cezaya layık kılması ve böyle devamlı bir kelepçeye koyup haddini bildirmesi
yalnız bir kızgınlık eseri değil, sırf hikmettir. **Bu ceza tatbik edilen sosyal toplumda hırsızlığın kökü kesilir.
Kesilmeye layık el bulunmaz olur.** O şart ile ki, hakkıyle tatbik edilsin ve her şüpheden sâlim olarak tatbik
edilsin de hiçbir haksızlığa meydan verilmesin. Aksi halde Allah’ın izzet ve hikmeti de ters şekilde ortaya
çıkar. Haksız yere bir mal çalan elin cezası kesilmek olursa, haksız yere bir el çalan ellerin cezasının ne
olması lazım geleceği tasavvur olunsun!
Yani hırsızlık yapıp kendi elinin kesilmesine sebep olarak kendine zulmetmiş olan hırsız erkek veya hırsız
kadından herhangi birisi eli kesildikten sonra tevbe edip hâlini düzeltirse Allah affedici ve merhametli olduğu
için tevbesini -her halde- kabul eder. Ve ahirette ona başka azab yapmaz, rahmet ve mağfiret eder. Şu halde
eli kesilmiş ve tevbekâr olmuş olanlara daha önce hırsızlık etmiş diye kötü gözle bakmamalı, acıyıp yardımda
bulunmalıdır.

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
admin

Related Posts

EVLAT BABANIN SIRRIDIR

23/06/2024

PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

07/10/2021

HAVZA’DA ÜÇ HAFTA

07/10/2021
Leave A Reply Cancel Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Son Yorumlar
  • Said Nursi Ve Diyalog Prof. Dr. Yümni Sezen için okan kaya
  • Emâlî Beyitleri ve Tercümeleri için Abdussamet Eken
  • Emâlî Beyitleri ve Tercümeleri için Abdussamet Eken
  • Nureddin Zengi’nin Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kabrini koruması… için Ahmet
  • Kudsi-Hadisler-Imam-Gazali için admin
Kaçırmayın
Güncel-Siyasi

EVLAT BABANIN SIRRIDIR

By admin23/06/20240

Baba, senede bir gün hatırlanır, ama insanların maddi ve manevi hayatında çok güçlü bir figür…

ALMAN ORDUSUNDA TÜRK LEJYONLARI

07/10/2021

PAKRADUNİLER… GİZLİ BİR TOPLULUK MU? GÜNAH KEÇİSİ HAYALETLER Mİ?

07/10/2021

HAVZA’DA ÜÇ HAFTA

07/10/2021
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.