Kamal Şeriat’ın zincirlerini kırıp kadını satılığa çıkardığı anın karikatürü. Ağır mı oldu? Bence değil. En değerli, en kıymetli olan herşey muhafaza ediliyor. İslam kadını en kıymetlisi olduğu içindir ALLAH örtün diyor. Benim mevzum bu da değil. Aklıma tarih hocam geldi bi an. Derdi ki Kuran üç bölümden oluşur. Biz sadece bir bölümünden mesuluz. Manyak! İnstagramda dikkatimi çeken başka bir şey var. Cihad ve Şeriat isteyenler. Cihad isteyenler, cihad olmadan asla diyenler klavye arkasında, sıcak evinde, çay yudumluyor. Şeriat isteyenlerde, neo-selefi akımın radikal sloganları içinde aktivasyon kodu bekler gibi debeleniyor. Cihad yapmayanları eleştirenler ve şeriatı isteyenler aslında istediklerinin tam zıttında karakterliler. Şeriatın şartı üçtür. İlim, amel ve ihlas. Bu üçü olmadıkca şahsın kendisinde şeriat hasıl olmaz. Bizler şeriatı isyorsak, öncelikle kendimiz bu üç sac ayağına sağlam basmalıyız. İlim en önemli meseledir. İlmi olmayanın amelden nasibi olmaz. Amelden nasibi olmayanında ihlasdan olmaz. Nadirende olsa ilim sahipleri ihlassız amel edebilirler. Bunun maddi vr manevi rahatsızlıkları vardı ve islam uleması bunun reçetesini yazmıştır. İlim bilmek demektir. Bilmeyen insan nasıl amel edebilecek. Düşünmek lazım. Bilmediğiniz bir konu üzerinde amel etmeniz söyleniyor. ? Bunu mantığa sığdırmak kemalist düşüncenin sancısıdır. Cihad isteyenler bodosloma bir savaş isteği içerisindeler. Cihad etmenin hükmü, şartı, ilanı, islam komutanının durumu ve fetvası gibi durumlar söz konusudur. Cihad etmek ilimle ve amelle olur. Kendi bünyesinde şeriatı barındıramayan şahsın, cihad etme gibi bir fiil içerisinde olması işidin durumundan öteye geçmez. Bakın bugün Suriye’de cihad namı altında müslümanlar birbirini kesiyor. Bu hadisenin cereyanına dış mihraklarında etkisi mevcuttur lakin, ordaki şahısların islam adına boğaz kesmeleri cahilliğin en ileri derecesidir. Bakın ilim olmayınca amel nasılda bozuk oluyor! Peygamber efendimizin (sav) cihad örneklerini veriyorlar. Bedir, Uhud ve Hendek en çok bildiklerimiz. Ama bu savaşların meydana gelmesinde oluşan şartları, sabırları, telkini kimse dillendirmiyor. Sadece savaş diyorlar. Peygamber efendimizin (sav) şeriatını yaşamayanlar, hiçe sayanlar, hatırasını yıkanlar, ashabını dümdüz edenler işlerine gelince onun savşlarından örnek veriyorlar. Dişlerinin şehid olmasından, kalkanının kırılmasından vs. Efendimizin (sav) mekkedeyken hiç savaşmadığı kimsenin aklına gelmiyor. Taifde taşlanınca ordularını oraya mı gönderdi? ALLAH emir vermeyince savaştı mı? Kendi heva ve hevesinden dolayı mı savaştı? Az makûl olalım. İslam tesadüfi ve ya heva ve hevese dayalı hükümlerle iştigal etmez. İslam, edilleyi şerriyeye dayanarak hüküm çıkarır. İslam kümseyü başı boş bıtakmadığı gibi bazılarımızı bazılarımıza halife tayin etmiştir. Cihad etmek için islam usulüne göre fetva lazımdır. Başıboş olmayan müslüman(!) izinsiz iş yapamaz!!! Oluşumlarının başından sonuna kadar kan akıtmanın hükmü en üst düzeyde olan vehhabiler, bugün içimize soktukları kılçık kılıklı ajanları vasıtasıyla, karakter oluşumlarının heyecanına islamı karıştırıp cihad(!) namı altında bu gençleri, kendi kan bataklıklarında boğmanın peşindeler. Onların yaptığı işlerin kimlerin işine yaradığı ortadadır. Müslüman adam salak olmamalı. Uyanık olmalıdır. Bugün selefiyiz diyen vehhabilerin, kimlerle dost, kimlerle düşman oldukları ayan beyan ortadadır. Bu hergeleler sadece kan akıtmak konusunda mahirdirler. Bunların usülden füruğdan haberleri yoktur. Azıcık tartışmaya girin ilimden nasipsiz olduklarını görüceksiniz. Teymiyenin fikir babalığını yaptığı bu alçak zümre, kıyamete kadar müslüman kanı dökmekden rahatsız olmuyacaklardır. Alçakdırlar! Suudlar islam alemini gavura peşkeş çeken en büyük hainlerdir. Müslümanı gayri müslime tercih ederler. Bozuk akidelerini usülsüz bir şekilde yayma peşindedirler. Hiç bir zaman zorda ki müslümana faydaları dokunmaz. Bosna savaşdayken bir kurşun göndermemiştir. Dayton anlaşmasından sonra mantar gibi bitmişlerdir Bosna’da. Aynı durum Sovyetlerinden dağılmasından sonrada yaşanmıştır. Müslüman Türk devletlerine sadece bozuk akidelerini yaymak için gitmiştirler. Açlık sefalet onlar için önemli değil. Zaten vehhabi değilsen, müslümanda değilsindir. Hoşgörüyle yaklaşırlar, köşeye sıkıştırırsan öldürürler! Cihadı bu soysuzlara yapmak lazım. Bakınız, ben suudlar için konuşuyorum. Mekke Medine halkı gerçekden bu alçaklardan beridirler. Bu rejim kanlı bir baskının sonucu kurulmuştur. Osmanlı zamanında, Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa bunları tepeledi ve ele başlarını Abdullah bin Suud’u İstanbul’a gönderdi. İstanbul bunları muhakeme edip astı. Suudların Türk düşmanlığı buradan gelir. Anlayın işte kavmiyetcilik yapan, kendi rezil akidelerine teslim olmayanların, kafir olduğunu, aynı yahudi lakırdısı gibi can mal ırzın helal olduğu bir anlayış. Zaten suudlar için kripto yahudi diye yazan kitaplar gördüm. Şeriat’a gelelim. Şeriat’ı herkes yaşasa, şeriat hakim olur. Şeriatın tesisi için üç şart saymıştım. Bunların vuku bulması, şeriatın tüm devlet kademelerinde de tesisi sağlanmış olacakdır. Hadisi şerifte:” Nasılsanız, öyle idare olunursunuz.” buyuruluyor. Bu iş böyle işte. Müslümanlar bankalardan, piyangolardan, malayani işlerden, meyhanelerden, gazinolardan, haram namı altında ki bütün amellerden ayaklarını ne zaman keserlerse, o zaman şeriatın tesisi daha kolay olacakdır. Herkes öncelikle kendine bakıcak. Önce kendimizi düzelticez. Erbabı hocalardan sohbetler dinleyip yanlışlarımızı düzeltmek için çabalıyacağız. Hoca işimize gelmeyen bir şey söylediği zaman, ona karşı çıkmak yerine kendimizi düzeltmenin çarelerine bakıcaz. Biz islam ailesiyiz. Güzel hallerimiz söylendiği zaman seviniyorsak, yanlışlarımız söylendiği zamanda, söyleyene kızmaya, hakaret etmeye gerek yok. Ben günahkarım deyip hatalarımızı telafi etmenin çarelerine bakıcaz. ALLAH İslam’ın muzafferiyeti için bizleri memur eylesin. ALLAH kötü huylarımızdan kurtulmamız için bize yardım etsin. Selametle…
Subscribe to Updates
Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.