طارق بن زياد
Târık b. Ziyâd b. Abdillâh (Amr) en-Nefzâvî el-Leysî (ö. 102/720)
Mûsâ b. Nusayr ile birlikte Endülüs’ü fetheden kumandan.
Yaklaşık 50 (670) yılında doğdu. Berberî asıllı Nefzâve veya Zenâte kabilesine mensuptur; Mağrib fetihleri sırasında esir alındığı belirtilir. Hemedan (İran) kökenli olup Kuzey Afrika’ya göç etmiş bir kabileden geldiği veya Arap asıllı olduğuna dair görüşler de vardır. Leys veya Sadîf kabilesine nisbet edilmesi onun bu kabilelerin âzatlısı diye kabul edilmesindendir. Târık kabiliyetiyle Emevîler’in Kuzey Afrika valisi Mûsâ b. Nusayr’ın dikkatini çekti. Müslüman olduktan bir süre sonra Mûsâ b. Nusayr tarafından âzat edildi ve Kuzey Afrika’da gerçekleştirilen fetihlerde öncü birliklerin kumandanı sıfatıyla önemli hizmetlerde bulundu. Mûsâ b. Nusayr’ın Tanca’yı (Tangier) fetheden ordularından birinin kumandanı olarak görev aldı. Kont Julianos’un idaresindeki Sebte (Ceuta) şehrinin kuşatılmasında Mûsâ b. Nusayr’ın maiyetindeydi. 89’da (708) ele geçirilen Tanca şehrine Mûsâ b. Nusayr tarafından vali tayin edildi ve Endülüs’e gönderilinceye kadar bu görevde kaldı.
Sebte Kontu Julianos çeşitli sebeplerle Vizigot Kralı Rodrigo’ya kızgın olduğundan Mûsâ b. Nusayr’a başvurarak onu İspanya’nın fethi için teşvik etti. 91 (710) yılında Mûsâ b. Nusayr tarafından Güney İspanya’ya gönderilen Tarîf b. Mâlik kumandasındaki 500 kişilik birliğin keşif seferinde başarı göstermesi ve bol miktarda ganimetle geri dönmesi Endülüs’ün fethi konusunda müslümanları cesaretlendirdi. Bunun üzerine Mûsâ b. Nusayr, Târık b. Ziyâd’ı Endülüs’e gidecek birliklerin kumandanlığına tayin etti. 7000 kişiden oluşan ordunun büyük çoğunluğu Berberîler’den meydana geliyordu. Sebte’den gemilerle İspanya’nın en güneyindeki Calpe bölgesine ulaşan Târık fetihten sonra kendi adıyla anılacak olan Cebelitârık’ta (Gibraltar) karargâh kurdu (5 Receb 92/28 Nisan 711). Târık b. Ziyâd’ın mücahidlerin geriye dönmesini önleyip onları cihada teşvik etmek amacıyla gemileri yaktırması hadisesi ihtilâflıdır. Bunun meydana geldiğini kabul edenler olduğu gibi uydurma olduğunu ileri sürenler de vardır. Gemilerin tamamının değil sembolik olarak birkaç tanesinin yakıldığı da söylenmiştir.
Târık ilk deneme seferinden sonra kuzeye doğru yöneldi, çünkü onun hedefi Kurtuba (Cordoba) şehri idi. O sırada Vizigot Kralı Rodrigo, Kuzey İspanya’daki bazı şehirlere saldıran Franklar’la mücadele ediyordu. Kurtuba ile Rodrigo’nun bulunduğu Arbûne (Narbonne) şehirleri arasında 1000 mil kadar mesafe olduğundan Târık ilk anda önemli bir direnişle karşılaşmadı ve kuzeye doğru ilerledi. Birkaç defa önüne çıkan Rodrigo’nun yeğeni Bencio’yu mağlûp etti. Bunun üzerine Rodrigo büyük bir ordu topladı. Bu ordunun asker sayısı hakkında tarihçiler 40.000 ile 100.000 arasında çeşitli rakamlar vermektedir. Târık, Mûsâ b. Nusayr’a mektup yazarak yardım istedi. Mûsâ da 5000 kişilik yardım birliği gönderdi. İki ordu Şezûne (Sidonia) şehri yakınlarındaki Lekke vadisinde (Rio Guadalate) karşı karşıya geldi. Târık burada orduya karşı bir konuşma yaptı (İbn Kuteybe, s. 237-238; Makkarî, I, 240-242). İki ordu arasında sekiz gün devam eden savaş sonunda Vizigot ordusu ağır bir yenilgiye uğradı (5 Şevval 92/26 Temmuz 711). Vizigot Kralı Rodrigo’nun âkıbetiyle ilgili olarak onun öldürüldüğü, ortadan kaybolup izini kaybettirdiği, nehirde boğulduğu vb. farklı nakiller mevcuttur.
Savaştan sonra Mûsâ b. Nusayr, Târık’a yolladığı mektupta kendi emri olmadan İspanya iç bölgelerine girmekle İslâm ordusunu tehlikeye attığını ve kendisi gelinceye kadar bulunduğu yerden ileriye gitmemesini emretti. Ancak Târık, Mûsâ’nın emrini dinlemedi ve Kont Julianos’un tavsiyesine uyarak ordusunu farklı şehirlere göndermek için birliklere ayırdı. Târık’ın görevlendirdiği kumandanlar kısa sürede Malaga (Mâleka), Elvira (İlbîre) ve Cordoba’yı ele geçirirken kendisi Ecija (İsticce) şehrini fethettikten sonra Vizigotlar’ın başşehri Toledo (Tuleytula) üzerine yürüdü ve önemli bir mukavemetle karşılaşmadan şehri zaptetti. Ardından, dağlık bir bölgenin arkasında yer alan ve Hz. Süleyman’a nisbet edilen ve 360 ayaklı olduğu söylenen bir masayı burada ele geçirmesi sebebiyle Medînetülmâide diye adlandırılan şehre yöneldi. Târık daha sonra Emaye (Amaya) şehrini alıp önemli miktarda ganimet elde etti ve 93 (712) yılında Tuleytula’ya döndü. Târık b. Ziyâd’ın Endülüs’te Mûsâ b. Nusayr’ın gelmesinden önce gerçekleştirdiği fetihler sırasında izlediği güzergâh şu şekilde tesbit edilmiştir: Cebelitârık, Cezîretülhadrâ, Barbat (Lekke) vadisi, Şezûne, Mevrûr, Karmûne (Carmona), İşbîliye (Sevilla), İsticce, Kurtuba, Mâleka, Gırnata (Granada), İlbîre, Tüdmir (Teodomiro), Cebbân, Tuleytula ve Medînetülmâide. Burada adı geçen bazı şehirler bir yıl sonra Endülüs’e gelecek olan Mûsâ b. Nusayr tarafından zaptedildi.
93 (712) yılında Mûsâ b. Nusayr 18.000 kişilik bir orduyla Endülüs’e geçerek Sevilla, Carmona, Nieble (Leble), Merida (Mâride) şehirlerini fethetti ve Târık b. Ziyâd’la Toledo’da buluştu. Bu buluşma sırasında Mûsâ’nın kendi emrini dinlemeyip başına buyruk hareket ettiği için Târık’ı azarladığı belirtilmektedir. Buna karşılık Târık’ın Mûsâ’ya karşı saygılı davrandığı ve onun gönlünü almak istediği nakledilir. Mûsâ b. Nusayr, Târık’tan ele geçirdiği ganimetleri ve Hz. Süleyman’a ait olduğu söylenen masayı istedi; Târık masa ile birlikte bütün ganimetleri Mûsâ’ya teslim etti. Mûsâ b. Nusayr’ın Târık’a olan öfkesi fazla sürmedi ve iki kumandan fetih faaliyetini İspanya’nın kuzeyine doğru iki koldan sürdürdü. Ertesi yıl Leon (Liyûn), Galicia (Cillîkıye) bölgeleriyle Lerida (Lâride), Barselona (Berşelûne), Saragossa (Sarakusta) şehirleri alındı. Böylece müslümanlar İslâm tarihinde ilk defa Fransa topraklarına kadar ulaştı.
Mûsâ ve Târık’ın fetihleri sonucu İspanya’nın
tamamına yakını ele geçirilmiş oldu. Üç yıl gibi kısa bir süre içinde
kuzeyde küçük bir bölge olan Asturias dışında bütün İspanya’nın
zaptedilmesi ve İslâm ordularının Fransa içlerine kadar ilerlemesi İslâm
fetih siyaseti açısından önemli bir gelişmedir. Fetihlerin
tamamlanmasına yakın bir sırada Halife Velîd b. Abdülmelik’in elçisi
Mugīs er-Rûmî, halifenin Mûsâ ve Târık’ın Dımaşk’a geri dönmelerini
isteyen mektubunu getirdi. Mûsâ biraz ağırdan alıp fetihlere devam
edince ikinci bir elçi aynı emirle geldi. Bunun üzerine Mûsâ ve Târık
pek çok ganimetle birlikte 95 (714) yılında Endülüs’ten ayrılıp Dımaşk’a
döndüler ve Halife Velîd’in son günlerinde onunla görüşüp ganimetleri
teslim ettiler. Kabiliyetli, dirayetli ve cesur bir kumandan, aynı
zamanda güçlü bir hatip olan Târık b. Ziyâd’ın bundan sonraki hayatıyla
ilgili kaynaklarda bilgi yoktur. Halifelerden beklediği ilgiyi
göremediği için ömrünün geri kalan kısmını herhangi bir görev almadan
gözden uzak bir yerde geçirdiği ve 102 (720) yılında vefat ettiği
belirtilmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Abdülhakem, Fütûḥu Mıṣr ve aḫbâruhâ (nşr. Ch. C. Torrey), Kahire
1991, s. 207, 210-211; İbn Kuteybe, el-İmâme ve’s-siyâse (nşr. Halîl
el-Mansûr), Beyrut 1997, s. 237-239, 241-243; Belâzürî, Fütûh (Fayda),
s. 330-331; Taberî, Târîḫ, Beyrut 1407/1987, VII, 369, 382-383;
İbnü’l-Kūtıyye, Târîḫu iftitâḥi’l-Endelüs (nşr. Ömer Fârûk et-Tabbâ’),
Beyrut 1415/1994, s. 77, 145-148, 185, 197-198; Aḫbâr mecmûʿa, s. 17-27;
Dabbî, Buġyetü’l-mültemis, Kahire 1967, s. 8-10 vd.; İbnü’l-Esîr,
el-Kâmil, Beyrut 1965, IV, 564-566; İbnü’l-Ebbâr, el-Ḥulletü’s-siyerâʾ
(nşr. Hüseyin Mûnis), Kahire 1985, I, 144, 275; II, 199, 237, 333-334;
İbn Hallikân, Vefeyât, V, 320, 328; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, II,
6-10; Makkarî, Nefḥu’ṭ-ṭîb, I, 221, 230-232, 240-242, 260-267; Hâlid
es-Sûfî, Târîḫu’l-ʿArab fi’l-Endelüs: el-Fetḥ ve ʿaṣrü’l-vülât, Bingazi
1980, s. 126; Seyyid Abdülazîz Sâlim, Târîḫu’l-müslimîn ve âs̱âruhüm
fi’l-Endelüs, Beyrut 1988, s. 91-100; M. Abdullah İnân, Devletü’l-İslâm
fi’l-Endelüs: Mine’l-Fetḥ ilâ bidâyeti ʿahdi’n-Nâṣır, Kahire 1408/1988,
I, 40-54, 57-60; Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: Siyasi Tarih,
Ankara 1994, s. 20-22; Salih Kaymakcı, Târık b. Ziyâd: Hayatı ve
Şahsiyeti (yüksek lisans tezi, 2000), Sakarya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü; İsmail Hakkı Atçeken, Endülüs’ün Fethi ve Mûsâ b.
Nusayr, Ankara 2002, s. 36-38, 53, 58-64, 75-83; a.mlf., “Târık b. Ziyâd
Endülüs’ün Fethi Öncesinde Gemileri Yaktı mı?”, Mârife, I/2, Konya
2002, s. 31-41; Mahmûd Şît Hattâb, “Ṭârıḳ b. Ziyâd: Fâtiḥu
Şaṭri’l-Endelüs”, MMİIr., XXXIX/3 (1988), s. 73-136; E. Lévi-Provençal,
“Târık”, İA, XI, 769-771; L. Molina, “Ṭāriḳ b. Ziyād”, EI2 (İng.), X, 242-243.
İsmail Hakkı Atçeken