Haftalarca belkide daha fazla bir zaman diliminde sürekli Vehhabiler ve Teymiye hakkında paylaştıklarım oldu. Bu mevzuyu ben pek önemsemiyordum. Çünkü Hicaz’a gittiğim zaman Arapların hiçde kitaplarda yazdığı gibi saldırgan ya da kinci olduklarını görmedim. Hatta Medine-i Münevvere’de bir taksi çevirdiğim zaman, şoförün selamımı öyle bir alışı vardı ki, az daha ağlıcakdım. Bazen ideolojik bilgi ile pratik bilgi arasında uçurum olabiliyor. Şia’yı daha melun ve tehlikeli görerek onlara yönelik okumalar yapmaya devam etmiştim. Bende Üsame’nin, El Kaide’nin ya da diğer köktendinci radikal grupların gerçekden cihad için oluşumlar olduğunu, ama mahalli tarzda pekde iş görmediklerini düşünüyordum. Siyonizm ile olan bağlarını, tarihini, oluşumları sürecinde yaptıkları zulmü, dini tahrifatı ve şuan yaşayan vehhabi yöneticilerin hala dedeleri gibi gizliden radikal islam için para döküp kan döktürdüğünü, siyonizmle sıkı fıkı olmaları, sünnileri tekfir edip el altından cihad namı altında öldürmeleri onlara karşı düşmanlık kazanmama sevep oldu. Bazıları halkın yumuşak olduğunu söyledi. Teymiye’nin Vehhabilerle alakası yok diyen de oldu. Hatta vehhabilerin teymiyeyi kalkan olarak kullandığını diyende oldu. Teymiye ve Vehhabiler tasavvuf ehlini Şeyhlerine olan muhabbetlerinden ötürü müşrik sayar. Bu vehhabi araştırmalarım sürecinde, bu adamların putlarına ucundan yada derinden dokunduğum zaman, tekfir silahlarını kuşandıklarına şahit oldum. Tasavvuf ehline yaptıkları çirkin saldırı karşısında, ehli sünnet ve tasavvuf erbabı hiçbir zaman tekfire yaklaşmamışken, bu tekfirci güruhun hakaret ve küfürde sınır tanımadıklarına da şahit oldum. Bazen kendimi tutamayıp ağır kelimelerle durumun vehametine binaen kullandığım sözcükler oldu. Ama bu asla tekfir olmadı. Müşriklik, münafıklık, kafirlik vesayre bu kelimeler Ehli Sünnet ülemasının kaçtığı ve söylemeye çekindiği kelimelerdir. Tasavvuf Şeyhlerine şeytan diyenler kendi hocalarına haşa Peygamber gibi muamele yapıyorlar. Bunun tek sebebi cehalettir. Cahil insan her türlü saplantı içerisinde, dava sandığı batılı savunur. Bunların ağa babaları Teymiye. Hayatına baktığınız zaman göreceksiniz. Çalkantılı bir hayat. Çocukluk döneminde Moğol masallarıyla büyümüş. Sürekli kafasında yoğunlaşan bir Moğol çığlığı. Zor bir dönem ve bunu kimse inkar etmez. Hülagü öldükden sonra Moğollar müslümanlaşmaya başladı. Bunlardan biri de Gazan Mahmud Han’dır. Geçmiş paylaşımlarımdan bir tanesinde vakfını paylaşmıştım. Gazan Mahmud Han budist üzere yetiştirilmiş ve Babası da Dedeside meşhur budist rahiplerindendir. Bu minval üzere düşünüldüğü zaman sapkın bir Budist olması beklenen Gazan Han, kumandanı Nevruz Bey’in tebliği ile İslam’a geçmiş.( Tebliğci arkadaşların bugünlerde müslümana İslamı tebliğ etme gayretinde. Halbuki Tebliğ gayri müslime yapılır. Buda onların mevcut müslümanları ya müşrik, ya kafir, ya zındık yada daha başka gayri müslim sıfatıyla müşahede etmelerinden dolayıdır.) İslam’a geçmesiyle tabiyetinden 400 bin kişi İslam’a girmiş ve kendisi iman şerefiyle şereflendiği için ALLAH’a şükranlarının ifadesi olaran haram günler hariç bir sene oruç tutmuştur. Babasının ve dedesinin ne kadar puthanesi, resmi, heykeli ve budistlikle alakalı neler varsa hepsini yıkmış, yerine han, hamam, cami, medrese ve islami imarla alakalı ne varsa yapmıştır. Mahmud Han’ın o zamanların Memlüklü sultanı Nasır’a bir mektubu var. Tarihler bunu kaydeder. Bu malum mektubda Gazan Mahmud Han, kendisinin İslama geçtiğini ve birlik beraberlik içinde İslam’a hizmet etmeyi teklif eder. İslamın Moğollar altında ezildiği o yıllarda bu teklifin önemi çok önemlidir. Birlik olmakda fayda vardır. Düşünsenize Milyonlarca kaybınız var. Tarumar olmuş İslam beldeleri var. Huzursuzluk var. Müslümanların psikolojisini düşünmek lazım. Çocukluğunda moğol hikayeleriyle büyüyen Teymiye efendi, bu mektuba cevaben Gazan Mahmud Han’ın müslümanlığına güven olmuyacağını, kafir olduğunu, onunla ancak savaş olabileceğini cevaben bildirdi. Bu aksi mektuba karşı Gazan Han saldırıda bulunmadı. (Tekfirci zihniyet deyince kızıyorlar. Teymiye’nin bu tekfirci takıntısı tarihde iki islam devletini karşı karşıya getirmiştir. Nasır ile Gazan, haksız yere savaşmış. Binlerce müslüman Teymiye’nin bilmişliği yüzünden telef olmuştur. ) Gazan Han’dan eman ve yardım isteyen halkın isteği ve sınır tecavüzlerini hat safada bulunduran memlük askerlerinin hadsizliği yüzünden Gazan Han sefere çıktı. Savaşı kazandı ve zabdettiği yerlerde kim vardı tahmin edin? Teymiye!!! Nedvi kitabında Gazan Han’ın askerlerinin aşırılık yaptıkları için Teymiye’nin Gazan Han’a isyan ettiğini ve çadırına gidip hesap sorduğunu beyan ediyor. Öncesinde Gazan Han’ın zalim zorba olduğunu ve öldürmekden hiç geri durmadığını yazıyor ki bu külliyen yalandır ve tarih ilmine iftiradır!!! Nedvi efendi hangi kafayla bu kadar mesnedsiz yalanlarla Gazan Han’ı tahkir ediyor bilemedim. Nedvi’nin iddia ettiği gibi olsa Gazan Han, Teymiye’nin kafasını çadırında uçurması lazımdı!!! Kitabın genel akışınada aykırı. Halbu ki Osman G. Özgüdenli Teymiye’nin Gazan Han’ın çadırına tabiyet bildirmek için gittiğini kaydeder. Burda Tasavvuf Şeyhlerine Şeytan Diyenlerin, kendi şeyhleri teymiye’yi övmek için uydurdukları yalanlardan bir tanesidir… Teymiye’nin buraya kadar anlattığım tarafı, fitnecilik kısmından bir örnek. İslam itikadı üzere yanıldığı ve uydurduğu bidatleri önceki paylaşımlarından okuyabilirsiniz. Göze çarpan bidati ise Üluhiyet Tevhidi uydurması ve ALLAH’a mekan izafe etmesidir. Bu mevzularıda işledik. Mekan ve arşa oturtulan bir Rabb’i kabul etmemiz için bizi tekfir ediyorlar. Ayeti kerimeye zahiren verilen tevil sonucu bu sonuca ulaştık diyorlar. Halbuki Cenab-ı ALLAH ben kuluma şah damarından daha yakınımda demektedir. Haşa kelam Hz. ALLAH içimizde mi? Yani kudretinden sual olunmayacak bir Rabb’i, belli bir mekana ve zamana hapsetmenin mantıksızlığı ne olacak? Bunlarıda buraya yazcak değilim. Teymiye’nin hayatında hapis dönemleride mevcut. Teymiye seveler bunları zalim yönetimlere karşı durduğu için diye nitelendirecek olsalarda yemeyin. Bu hapisler sapkın fikirlerini müdafaa edemediği, ispatlayamadığı ve vazgeçmediği içindir. Tevbe edip çıkmış ya da annesinin araya girmesiyle hapisden çıktığıda olmuş. Son hapis hayatında ölmüştür. Hapiadeyken de telifler de bulunmuştur. Bazıları tevbe etmiş olabileceği ihtimaline karşı Teymiye’yi tenkid etmenin yanlış olduğunu söylerler. Son nefes önemlidir. Hak da veriyorum. Müellif insanların tevbesi avam tevbesi gibi olamaz. Telif ettiği kitabların mevcudiyeti, insanların imanlarına olumsuz bir yönde etki yapıyorsa, telif sahibinin kemiklerini rahatsız edecekdir. Teliflerine reddiye yapması icap eden insanların veballeri büyüktür. Şöyle ki, Teymiye hapisde sapkın fikirlerini yazmaya devam edicene, bundan önceki yanlışlarını reddetseydi ve müslümanları bu yaptığı teliflerin zararlarına karşı ikaz etseydi ve hükümsüzdür deseydi, tevbesine güvenimiz olurdu. Çünkü onun usülüne göre zahire bakarsak, böyle bir pişmanlık yoktur. Seyyid Kutub’un kardeşinin ortaya attığı tevbe ifadesi gibi bir şey. Kardeşi duymuştur lakin biz bilmiyoruz. Muhammed Kutub’un yalan konuşup konuşmayacağını bilemem lakin müellifin kendi kendini tekzip edip tenkid etmesi ve bunu halka beyan etmesi gerekir. Benim araştırdığım kadarıyla Teymiye’nin böyle bir tekzibi ve ya tenkidi yoktur. Varsa da ALLAH’u alem. Bakın hala tekfir etmedik. Yanlış anlaşılmasın. Teymiye hem kendi çağdaşları hemde sonrasında tenkide mağruz kalmış ve yüzlerce reddiye almıştır. Hem kitaplarına hem şahsına hemde fikirlerine… Teymiye’nin bidat cereyanı bastırılmış ve beş asra kadar sorgulayan olmamış. Kayda değer bir şey yok desek daha mantıklı olur. 18. Asrın başlarında bir adam çıkıyor ortaya. İsmi Muhammed bin Abdülvehhab. (Necidli Muhammed 1703-1792) Hakkında o kadar yerici bilgi var ki, kardeşinin dahi reddiyesi sapkın fikirleri için mevcuttur. Hempher denilen ingiliz casusunun hatıralarını okuduğumuz zaman Abdülvehhab’ın sapkınlıklarını daha iyi anlıyoruz. Mut’a nikahından tutunda, ashaba dil uzatmaya kadar… Teymiye sevgiside çabası! Abdülvehhab’ı İngiltereye rapor eden Hempher’in dediğine göre, Birleşik Krallığın aradığı adam O’dur. O, İngilter’e için bulunmaz bir nimettir. Bu Necd’li Muhammed, Hempher’in gazıyla dünya kadar pisliğe batıyor. Hempher bu genç sapığı Necd’de gizli yahudi ailesi olan Suud’larla tanıştırıyor. Suudlar siyasi bir otorite kurmak için Hicaz’da dinin önemini kavramış bir ailedir. Abdülvehhab ve görüşleri onlar için bulunmaz nimettir ve en değerli görüşü olan Üluhiet tevhidi gereğince herkesin kafir olması, buna istinaden tevessül edenlerinde müşrik sayılması ve bunlar için öldürme ve mallarını alma ve ırzlarona geçme fetvası Suudların mücevheridir. Kan akmaya başlamıştır. En üzücü noktasıda Mekke ve Medine’de kan dökülmesi olmuştur. Bu pisliklerine meşru sebep olarak gösterdikleri fetva ise, Teymiye’nin fikir babalığını yaptığı Rububiyet-Üluhiyet tevhidi sapkınlığı ve Tevessül’e bulaşanların müşrik olacağı saçmalığıdır. Bu iki ana direk üzerine kurdukları mezalim mezhebiyle binlerce masum müslümanın, çocuğun ve kadının kanına girmişlerdir. İslam Mukaddesatını melun ayaklarıyla ezmişler, Kur-an’ı Kerim dahil bütün islam kaynak kitaplarını haftalarca sokaklara dökmüşler ve asla kaldırmamışlardır. Ezmişlerdir. Gene konunun derinine iktibas etmek zorunda kaldım. Bu konuyu yüzeysel geçme imkanımız yok. Bugün ki radikal İslam gruplarıda bu anarşistlerin ideolojisinden beslenirler. Lakin Teymiye gerçekden hiç bir dış güce bağlı değildi. Yani kendini beğenmişliğin verdiği kibirle saçmaladı. Lakin Abdülvehhab ve Suudlar ingilizlerin kuklası olaran hala o topraklarda şebeklik yapmaktadırlar. Beynelmilel saha da ise bugün siyonizmin ana kalesi olan Abd ile dostturlar. Onlar ne derse onu yaparlar. Bunun en güzel kanıtıda bütün arap petrol paralarının Amerika bankalarında olmasıdır. Haindirler ve Osmanlıya, Müslümanlara yaptıkları ihanetin zerresini gayri müslime yapmamışlardır!!! Mesele buda değil. Mesele bu itikadı bozukların casuslarının ülkemizdeki gençleri zehirlemeleridir. Şahsen benim teymiye ile de vehhabiler ilede bir derdim yok. İslam gayreti gereği(bunu herkes yaparsa işe yarıyor) ikaz mahiyetinde bir iş bu. Zaten benim ne ilmim ne de icazetim var. Ben okuduğum bilgileri paylaşmak için yazdım. Beşeri duygularımın beni bazen ele geçirmesi ilede, bazılarına ağır kelimeler kullandım. Elimde olmadan gelişen bu hadiseler için sizlerden özürdiliyorum.( Şahıslardan değil.) Sonuçda edebe mugayir bir şahlanış oldu. Teymiye’nin ve Vehhabilerin durumu budur. Bugün Vehhabiler siyonizmin elinde kukla olmakdan başka bir şey değildir. Abd onların koltuğunu korur. Onlarda abdye herşeylerini verirler. İslamın içine sokulan fitne olarak düşünüldüğü zaman vehhabiliğin mantığını anlamak kolaylaşacaktır. Bugün ekranlarda bunların mantığına göre konuşanları, bunları sevdiklerini söyleyenleri bir kardeşiniz olarak dinlememenizde, teliflerini okumamanızda fayda görüyorum. ALLAH hakkı için birbirimize yanlışlarımızı söyleyelim ki, islam ailesi olarak istediğimiz toplum seviyesine yükselelim. Selametle…
Subscribe to Updates
Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.