Hayat aldanma yeri mi? Hayat avunma yeri mi? ALLAH bu dünyada umudu olmayanları cennetiyle müjdeliyor. Müslüman için bu dünyada tek neşe olmalı, o da islamın zaferi. İslama hizmet ne demek? İslam namına yapılan herşey. İslam için ve ALLAH’ın rızasını temin için yapılan herşey. Bugün her ne şekilde olursa olsun bazı yanlışları doğru, baız doğruları yanlış belledik yada bellettirildik. Bu rejimi kuranların istedikleri tek şey İslam düşmanlığı idi. Bin seneye yakındır islam kültürüyle yoğrulan bu topraklarda gayri islami telkinler aldı başını yürüdü. O kadar kaddardılar ki, hiç acımadılar. Öldürülen hocaların bini bi para. Harf inkilabı büyük yıkım diyoruz lakin asıl yıkım öldürülen binlerce hoca, alim, molla, belletici… Bunlar yetişmiş insanlardı ve halkın gözünü açmalarından korkuldu. Öyle aptalca bahaneler düzüldü ki, şapka takmadı diye öldürdüler. Kanuna bak! Şapka takıcaksın! O çok zeki ve ileri görüşlü kamalın yaptığı asırlar ötesi zamanları dahi ihata edebilecek muazzam kanuna bakın! Şapka! Muasır medeniyetlerin seviyesine yükselmenin tek şartı şapka! Kılık kıyafet! Saat ve Takvim! Dil ve alfabe! Tatil günü! Yani bir toplumu islamdan uzaklaştırıp gavurlaştırmak için yapılan kanunları bizlere, medeniyetleşme yolunda gidilen adımlar olarak gösterdiler. Abdülaziz’den tutunda, Abdülhamid ve Vahidüddin hazretlerine kadar yalab yanlış yazdıkar. Küfrettiler, sövdüler iftira attılar. Sonra başımıza gelen yamyamları yalanla anlattılar. Kamal Osmanlı’nın bir zabitiydi. Memurdu hani. Her cephede şamar yiyen memur. Sanki gönderildiği cepheyi düşmana teslim etmek için görevlendirilmiş bir memur. Lozan öncesi sonrası konuşmalara bakıldığında Hilafet’in nasıl ingilizlere peşkeş çekildiği ayan beyan ortada ki, bunu kemalist lakin vicdanlı tarihçilerde doğrulamaktadır. Yalanla bina olmaz arkadaş! Olmuyorda. Sen elin yahudisine takılıp islamcı görünümlü halk partili adama koruma kanunu onaylatırsın. 5816 menderesin eseridir. Bu kanundan dolayı içerde doğruları söylediği için yatan namusluların vebali nolcak. Gerçekler çok değerli. Hakikatı bilmek insana güç verir. Abdülhamid han hazretleri o kadar kafirle nasıl baş etti? Hakikatın gücüyle! Bu çok mühim. Devlet yönetiyorsabız yanılma ve kandırılma şansınız yok. ” Endişeli olmak zorundayım, çünkü tarihde bahane yoktur.” (A.H.) Abdülhamid Han hazretleri mukavemeti esnasında yanlışa yer vermiyordu. Bu başarısının ardında hakikat vardı. Gerçek bilgi. “Vi veri veniversum vivus vici” (Faust) Gerçeğin gücü sayesinde evreni fethettim! Gerçeğin gücü çok önemli. Gerçeği anlamaın yolu kelimelerden geçiyor. Bugün bazılarına göre kelimeler aldatma ve yönlendirme aracı olarak kullanılsada, asıl amacı gerçeğe ulaşmak olanın kullandığı vasıtasır. Kelimeler insana olması gerekeni anlatır. Gerçeğe vakıf olanlar her zaman bir adım öndedir. Bazı yakın tarih olaylarında ezber bozmak istediğimiz doğrudur. Bunları önemli görmek zorundayız. Özellikle Fransız İhtilalinden sonra daha çok etkinlik gösteren ve özgür halkları istemeyen bir şebeke var. Siyonizm ve alt kolları dünya egemenliği için herşeyi yapıyorlar. Sizi yalanlarla uyutuyor ve gerçeği kendilerine saklıyorlar. Tarihinizi yazanlara bakın! Neredeyse hepsi yahudi! Neden resmi tarihle gerçekler arasında uçurum var? Kadir Mısıroğlu gibi bir adam, bütün bu efsaneleri yıkabiliyor. Yalanlara daha ne kadar tahammül edicez? Bu yalan tarih uydurmacası sadece bizde mi var? Hayır! Bu yalanlar Osmanlı’nın dahil olduğu bütün topraklarda mevcut. Onların planlarını kafalarına geçiren Adolf Hitler’de mevcut! Adolf Hitler başlı başına yalanlar üzerine kurulmuş bir tarihe sahipdir! Geçtiğimiz yüzyılda iki şahsın tarihi yalandır. Biri kamal, diğeri Hitler. Kamal hainken kahramanlaştırılmış, Hitler halkı için( buraya dikkat edin. Halkı için herşeyi yapmıştır. Bir çoğumuz içinde. ) kahramanken, hain leştirilmiştir. Hitler’in çok doğru bir sözü vardır. Savaşda yenilen haklıda olsa haksızdır! Erbakan’da bu yahudi eşkiya çetesini kürsülerden dile getirmiştir. Hitlerle ortak yönleri ikisininde halkı bu terörist ağ hakkında bilgilendirmeleridir. O adam yahudilerle savaşmadı, siyonizmle savaştı. Yahudi tiranıyla savaştı. Hitler gerçeğin gücü sayesinde siyonizmi alt etti. Lakin hain içerden olunca kapıda kilit tutmuyor. Bunu hesaplarının dışında tutmuş olabilir. O yılmadı. Siyasi vasiyeti umut vaadeden bir askerin sözleriydi. O askerdi. Gerçek bir asker. Öyle cephelerin kilometrelerce gerisinde artist pozlar veren bir asker değildi. O cephede kimsenin girmediği yerlere giren ve başarıyla çıkan bir askerdi. Öyle bizim ki gibi sonradan foto çektirip tarihe dalkavukluk yapan bir artist değildi. Velhasılı kelam. Gerçeği bilmenin faydaları anlatılmakla bitmez. Mesela Rıza Nur’un hatıratında kamalın babası için yazılanlar, bizleri hangi yahudi kılıklıların öldürdüğü hakkında bilgi verebilir. Selanikden gelen sözde hürriyet ordusu ama özde yahudi şerefsizlerini bilirseniz, bu ülkeyi hangi şerefsizlerin yönettiğini anlarsınız. Onların planlarını bilirseniz, bugün yaşananların, siyasilerin ve sözlerinin hangi menşeiden geldiğini görürsünüz. Albert Pikeyi bir kez olsun dinlerseniz, 3. Dünya harbi için kurulan senaryonun ne olduğunu anlarsınız. Oded Yinon’un İsrail stratejisi metnini okuduğunuz zaman bugün ordadoğuda nelerin döndüğünü, Suriye’nin nasıl bir durumda olduğunu, orada kurulması planlanan İsrail devletinin hangi müslümanlara kurdurulacağını anlamayı mümkün kılar. İslam çok büyük bir hazinedir. Büyük sırlara sahiptir. Bu sırları elde etmenin yolları vardır. İlimle, irfanla, amelle ve ihlasla açılacak sırlardır. Gerçeğe ulaşmanın sırları bunlardır. İslami ilimlere yeteri kıymeti vermek gerek. Amellere dikkat etmek gerek. Boşa hayal kurmakdansa, gerçeklere göğüs gerip, hatalarımızı yanlışlarımızı düzeltmeniz gerek. Selametle…