Türkiye Cumhuriyeti demokrasiye geçtiğinden bu yana, kendi görüşüme göre, kendisine düşman üretti. Diğer demokratik(!) ülkeler içinde bu geçerli. Halkı tehdit edecek bir düşman ama direk devlete bağlı olmayan, aba altından sopa gösteren bir tehditle, devlet halkı baskı altına alıyor. Benim için genel kanaat bu oldu artık. Her şey iyi giderken bir anda tersine dönüveriyor. Bugün dış güşler, büyük oyun felan diyenlere de aldırmıyorum. Bu ülke kurulduğu günden beri dış güşlerin elinde zaten. Bu ülke sebatayistlerin, kriptoların, ne idüğü belirsizlerin ülkesi. Bu ülkenin cefasını çekmek müslümana, sefasını sürmek kriptolara. Kamal kurdu demi bu ülkeyi. Demokratik(!), laik(!), hukuk(!) cumhuriyeti(!). Yapılan bütün inkilaplar gayri islamidir.
İslamı bitirmek için yapılmıştır. Müslümanı sindirmek için yapılmıştır. Çok partili yıllara 1946’da geçilmedi. Çok daha öncesi var! Kubilay’ın şehid edilmesi vakası kesinlikle devletin işidir. Şeyh Said islamın müdafaası için ihtilale kalkışmıştır. Dersim, Pkk için atılmış tohumlardır. Kürtler ilelebet kan kardaşlarımızdır. Lakin isminde dahi ayrımcılık olan bu ülkede, Kürt kardaşlarım sindirilmek istenmiş, istiklâl arayışına itilmiştir. Pkk bir ermeni örgütüdür. Öcalan denen şerefsizin ismi Artin Agopyan’dır. Öcalan’ın kürt olma ihtimali yoktur. Kürtlere ağır hakaret eder.
Kürtleri hedef haline getirmek ve dağlara ermenilerin yanına konuşlandırmak için, devletle aralarının bozulması icap ediyordu. Saolsun kamal, her naneyi yediği gibi, onuda iyi becerdi. Menderes’e ön verildi ve asılması için saçma sapan bahaneler uyduruldu. Darbeden önce başarısız darbe girişimleride oldu ve hükümete bağlı kuvvetler tarafından geri püskürtüldü.
Gerçek Darbeden önce iki bin küsür subay emekliye gönderildi. Darbe için gerekenler yapıldı.
Velhasıl Menderes asıldı. Askeri vesayet demokrasinin üzerinde monarşisini resmileştirdi. Artık Monarşimiz vardı ve onun gölgesinde inleyen halk ve can çekişen bir demokrasi çöplüğü. Ezilen HALK! Devlet idaresi halkın refahı için değil, halkın huzursuzluğu ve mutlak itaati için hep sopa ve düşman gösterdi. Hiçbir şeyi tam manasıyla izah etmedi, gerekte duymadı. Muhtırayıda yedik 80 darbesine kadar.
80 darbesi çok İlginçtir mesela. Öncesinde tüm halk hizipleştirildi. Hemde ne uğruna? Sağ ve sol! Komonist, faşist, devrimci, devrimci sol, kızıl komünist, ülkücü, filancı, fasaryacı….
Tıpkı Adolf Hitler’in yahudi izahına benzer seksen öncesi Türkiye. Seksen önce mi sadece? Aslına bakarsanız son iki yüzyıldır yaptıkları ve başardıkları bir siyaset bu. “Halk ile halkın arasındaki nefretin mücadelesini, bunda özellikle çıkarı bulunan taraflar körüklüyor. İnsanları birbirine karşı getiren küçük, yurtsuz bir enternasyonal klik bu. Halkın huzura kavuşmasını istemiyor bunlar. Memleketin hem her yerinde olan, hem de hiçbir yerinde olmayan bir halk bu. Yetiştikleri bir toprağı da yok bunların! Fakat bugün Berlin’de oturuyorlar. Yarın, Brüksel’de. Ertesi gün, Paris’te. Sonra Prag, Viyana ya da Londra’da. Üstelik kendilerini her yerde “memleketteymiş” gibi hissediyorlar. Enternasyonal unsurlar olarak gösterilebilecek bir tek bunlar var. Çünkü bunlar işlerini “her yerde” yürütüyorlar.”
2. Dünya harbi başlayana kadar tam manasıyla Yahudinin kılıncını İngiltere salladı.
Hitler amca, İngiltere’yi hem maddi hem de manevi bozuntuya uğrattı. Churchill savaşta başarılı gibi gözükse de, iflas etmişti. Savaşta Hitler yenildi gibi gözükse bile, İngiltere iflas etmişti ve beynelmilel yahudinin karargahı olmaktan çıktı. Artık karargah, yüzde yüz illuminatinin kurduğu bir devlet olan Amerika’ya taşındı. 2. Dünya harbinde ne Stalin, ne de diğer birleşmiş güçler karizma sahibi olabildi. O savaştan tek galip çıktı:” YAHUDİLER”. Artık bütün sürtük işlerine öyle bir maşa buldular ki, aramakla bulunmaz bir nimet. Ekonomi, sanayi, nüfus, toprak ve teknoloji gibi herşeyde üst düzey olan bir ülke. Bu ülke halkını savaştırmak için, dünyada kan dökmek için kendine teröristler ve düşmanlar icat etti. Dünya harbi sonrası en sağlam düşman doğu bloğu sahibi Sovyet Rusya idi. Ama perde arkasında Abd ve Rusya, yahudi biraderlerin sarsılmaz dostluğuyla bağlıydı. (Milletlerin aldatılması/ Dougles Reed. Kitabın doğu pazarlarıklar bölümünü okumanızı isterim.) Amerika’da ki terörist/düşman modeli bizimkine benzer. Benzeyen yanları vardır. Onlar düşmanı önce besler, sonra mahvetmek istediği devlete musallat eder. Belli bir aradan sonra kendisine düşman eder ve girmek istediği toprakda o düşmanı yakalar ve imha eder. Savaşması için legal sebepler lazımdır ve bu sebeplerin/bahanelerin tohumu en az yirmi yıl önceden atılır. (Misal: Saddam, Üsame, Kaddafi…)
Yahudi, beynelmilel medya ve haber ajanslarının da sahibi olduğu için, tüm insanlara bu hikayeleri yutturur.
Adolf Amca:” Gerçekte bu ülkeleri sadece para yönetir. Basın özgürlüğünden bahsederler, öyle ki bütün bu gazetelerin sadece tekbir sahibi vardır ve bu sahip de her halükârda “sponsor”dur. Sonra bu basın milli düşünceye şekil verir.”,” Bu ülkelerde, sözde “Demokratik” ülkelerde, halk hiçbir anlamda ilginin odağı olmadı. Asıl önemli olan şey, bu “Demokrasi yapan” grubun varlığı idi. Bu, bütün fabrikalara ve hisselere sahip olan ve en nihayetinde insanları yöneten büyük kapitalistlerin varlığı…
Onların hiçbir zaman insanlar ile ilgilenmek gibi bir niyetleri yoktu. Sadece onlar uluslararası elementler olarak hitap edilebilirler. Çünkü onlar işlerini her yere yayıyorlar. Onlar insanları birbirlerine düşman eden, barışa sahip olmalarını istemeyen, küçük, soysuz uluslararası bir komite. “ der. Sadece para yönetir!!! Para bugün kimde vardır? Bir gazete haberinde dünya hazinesinin yüzde 51’inin 8 tane yahudi ailesine ait olduğunu okumuştum. George Carlin’de Amerika hakkında konuşurken güzel bir tespit yapıyor. Daha önce bunu paylaştım ama tekrar etmek istiyorum. Durumun vehhametini kavrayabilmemiz için bu mühim. “ Politikacılar bu kelimeyi bilirler. Sizin üzerinizde kullanırlar. Politikacılar geleneksel olarak üç şeyin arkasına saklanmışlardır: Bayrak, Kutsal Kitap ve çocuklar. Ancak bir sebebi var. Bunun bir sebebi var. Eğitimin rezil oluşunun bir sebebi var. Asla düzelmemesi ile aynı sebep. Asla düzelmeyecek. Boşuna beklemeyin. Elde ettiğinizle mutlu olun. Çünkü bu ülkenin Sahipleri bunu istemezler. Gerçek sahiplerinden bahsediyorum: Büyük ve Zengin. Gerçek Sahipleri: Her şeyi denetleyen ve her şeye karar veren büyük ve zengin iş hissedarları.
- Politikacıları unutun. Onlar önemsiz. Politikacılar size seçim hakkı tanındığı fikrini sürdürmek için varlar. Hakkınız yok. Seçim hakkınız yok. Sahipleriniz var. Size sahipler. Her şeye sahipler. Bütün önemli topraklara. Kolektif şirketleri denetliyorlar ve sahipleriler.
- Uzun zamandır senato, meclis, hükumet binaları ve belediyelerin sahipleriler. Hakimler arka ceplerinde. Bütün büyük medya ve haber şirketlerinin sahipleriler. Her sene milyarlarca doları lobileşmek için kullanıyorlar. Onlar tek bir şey istemiyorlar. Eleştirel düşünen vatandaş istemiyorlar. İyi derecede bilgilendirilmiş ve eğitim görmüş insanlar istemiyorlar. Çünkü onların çıkarlarına aykırı.”
Para ve iş hissedarları! Amerika’da vaziyet böyleyken, Türkiye’de farklımıdır? Gezi eylemlerinde aktivistlere kim gucak açtı? Koç grubu Türk mü? Müslüman mı? Halkı sindirmek, terör faaliyetlerini beslemek bir ülke için çok önemlidir. Halkı çalışmaya, vergi vermeye, askere gitmeye, en acısıda onları açlığa sabretmeye ikna etmek için düşman göstermek şarttır. Türkiye’de ki gayri islami yönetim, ırkçı gösterilere sebep oldu. Osmanlı bünyesinde kırk küsür millet, İslam harcıyla birbirine tutunmuş yaşıyordu. Kimse kimseye, kavmiyetinden dolayı hakaret edemezken, bugün koskoca bir topluluk, faşizan bir avuç grup yüzünden hedef gösteriliyor, aşşağalanıyor, hakaret ediliyor, sahipsiz bırakılıyor, ermenilerin önüne yem ediliyor. Bu grup kardaşlarımız olan Kürtler! 80’leri hatırlayın. Köyleri yağmalandı. Öldürüldüler. Devlet sahip mi çıktı? Çokca hakarete uğradılar. Ezildiler. Öldürüldüler. Tecavüze uğradılar. Eğitimleri ellerinden alındı. Sonuçta, dağa çıkartıldılar. Toplum refleksi gayet yerinde. Katılmayanlarda olabilir ama kimse “Zoraki Asi” olmak istemez. Sadece Kürtler mi? Koca muhafazakar bir toplum. Kur’an-ı Kerim okuyanın kafasına katron sürüldü. İslam yasaklandı. Kuran yasaklandı. Ezan yasaklandı. Hocalar asıldı. Katledildi! Din öğrenmek yasak! Sarık takmak yasak! Cübbe giymek yasak! Gerçek soy adınızı kullanmak yasak! Yani filan oğlu filan soyadını alamazsınız. Demir, çelik, yılmaz, özkan, abaza, cort, tilki, top vs. Saçma sapan soyadları türetmek serbest. Dedenizle olan ilişkinizi kesmiş oldular. Kaçınız merak ediyor kabilesini? Soyunu sopunu araştıran oldu mu? Anne ve Baba tarafımdan yedi göbeğe gittim hamdolsun. Harf inkilabı! En korkuncu değil mi? İnsanların aslına uygun olanı yasaklayıp, alakasız bir inkilabı dayatmak! Bu diktatörlük değil mi? Çerçeve değerler mi toplum açısından ? Osmanlı hangi azınlığa neyi dayattı? Osmanlı kötü, adı Türk iyi! Yaşasın burjuva cumhuriyeti! Türkiye düşman sıfatıyla, hain sıfatıyla kimle uğraştıysa, kendisi yetiştirdi sürdü piyasaya. Çoğul topluluk olarak uğraştığı gruplarında kinini kazandı. İnsan psikolojisi gayet normaldir. Her gün biri gelip ananıza sövse, kaç gün sabır edersiniz? Şeyh Said isyanında bize lanse edilenler hep yalandır. İslam gayretiyle kafirlere karşı ayaklandı Şeyh Said. Eğer müslüman iseniz din gayretinde bulunma mecburiyetiniz vardır. Adam çıkıyor, çoğunluğu müslüman olan bir ülkede hiç bir inisiyatif almadan dayatmacı bir politikayla insanlara istemedikleri inkilapları icbar ediyor, buna özgürlük adı veriliyor ve en deli saçması da bu icbar edilen gayri demokratik dayatmaların hepsi tehditle yerine getirtilebiliyor. Öldürmekle! İstiklal Mahkemeleri çıkartılan kanunların dayatılması kısmında çok önemli rol oynadığına inanıyorum. Şeyh Said gerçekten istiklal için mi ihtilal yaptı yoksa şeriat icabı için mi?