Soğuk savaş dönemi, bizim ülkemizde ki sağcı solcu savaşı gibi tek merkezden idare ediliyordu. Amerika ve Rusya arasında büyük bir husumet varmış gibi gözüksede, hakikatte Rusya’nın ajanları Beyaz Sarayın koridorlarında geziyorlardı. Amerika’yı kuran masonlar, Rusya’da devrim yapan siyonizmin emrindeydi. Zaten Hitler Stalin’i yeniyorken işler tersine dönüvermişti. Rusya, Amerika’dan aldığı külliyetli miktarda para ve silah desteğiyle savaşın gidişatını lehine çevirmişti. Amerika, 1944(1943’de olabilir) tarihinde, kendi grubundaki ülkelere 60 milyar dolara yakın para desteği yaptı. Bu pastadan büyük payı İngiltere aldı. Bu parayla İngilizler Almanlara mı saldırdı? Para Amerikan halkının rızasıyla gönderildi. Meşru bir yardım ve sonuçta Hitler’de yenildi. Savaş istenilen şekilde son buldu. Kazandığınız için tartışmazsınız. Mustafa Kamal gibi. Savaşı kazandı ve nasıl istediyse öyle yönetti. Dikte etti! Tehdit etti! Bizim sağcı ve solcularıda istihbarat teşkilat(ları)ı biçimlerdirdi. Kanlı Pazar hadisesi incelendiği zaman, Amerikan gemileri üzerine milliyetçi gençler(solcular/komonistler) nümayiş yaptı, İslamcılar da fırsat bu fırsat diyerek saf müslümanları onların üzerine saldırttı. Ortada anlaşmazlıkların sebebiyet verdiği bir hizipleşmenin tohumladı atıldı. Sağcılar çok mu müslümandı? Asla değildiler. Maceracı İslamcılar, anarşist komünistler arasında yıllarca beyhude şekilde gelişen hadiseler, derinlemesine araştırıldığı zaman, iki grubunda aynı merkezden yönlendirildikleri görüldü. Çünkü dünyaya hakim olan soğuk savaş algısı, siyonist merkezli bir algıydı ve çok işe yarıyordu. Komünizmi bitirme planları, milyarlarca dolar, saçma sapan yatırımlar, 1991 senesinde puf diye havaya uçtu. Ebced ve Cifr ilimlerini kullanarak tefsir yazmayı kendine adet edinen Said Okur, komünizmi hristyan dindarlar, misyonerler ve şakirtlerin bitireceğine işaret etmişti. Ama dediği gibi olmadı. Belkide bilinmez ama, bu tek odak, o tek göz, bunlarıda direk ya da dolaylı yıldan ayarlamış olabilir. Tek odak gündemimiz olmalı. Akp iktidarı başa geldiğinden bugüne yaptığı tek odak hizipleştirme tekniğini hep kullandı. Önümüzde bilinmeyen bir fitneyle Türkiye’de oluşturulan radikal ve fAnatik gruplar birbirine kırdırılabilirler ve bu hengameye halkta çekilmek istenebilir. Seksen öncesi böyle olmadı mı? Şuna da dikkatlerinizi çekmek istiyorum, sadece Türkiye’ds geçerli değil, tüm demokratik ülkelerde halkın sindirilmesi için devlet eliyle devlet düşmanları icat ediliyor. Yeni algılar ve uğraşlar, devletin ve halkın dikkatlerini hakikatten yalana çekiyor. Oyalama taktiği. Başörtüsü meselesi, Kürt sorunu, Andımız, papaz, heybeli ada, akdamar kilisesi vs. Yani daha lüzumlu konular varken, hiç lüzumu olmayan, gizlice ve sessizce halledilmesi gereken konular, şehitlerimizden daha önemliymiş gibi sürekli medya tarafından beyinlerimize zehir gibi zerk ediliyor. Kimse de sormuyor, bu zamanda bir asker nasıl donarak ölür? Sarıkamış’ta yazlık askerin dondurulmasını gördük. Şartlar, giysiler, askerlerin ikmal edildiği yerler vs. Bunlar bu işin vebalini hafifletmez. Orası ayrı mevzu. Enver bunun hesabını verecek. Sarıkamış’ta bahane vardı diyelim. Bugünlerde askerlerin donması abesle iştigal! Yani devletler sürekli halkı oyalacak yalanlar, düşmanlar, hizipleştirmeler, fitneler ve küfürler üretiyor. Demokrasi çağında(!) politikacılar halka nefret etmeyi aşılıyorlar. Fanatik spor klüplerinin amigoları gibiler. Gerçek hayatta kahve çay içmiyeceğimiz adamları baş tacı ediyoruz, onlara padişahlar gibi bakıyoruz ve bizleri mahvetmelerini izliyoruz. Elimiz kolumuz bağlı. Hakikatlere dikkat kesilmememiz için andımız ortaya çıkıyor. Neden? Başörtüsü de problem olacak diye düşünüyorum. Belki de olmaz. Hayırlısı artık. Sağ ve sol, doğu bloğu ve batı bloğu, cumhuriyetçi ya da saltanatçı ve bunun gibi diğer karşıtlar bir gün karşı karşıya gelipde dövüşürlerse, kesinlikle bu ateşi yakanın yahudi siyonizmi olduğunu unutmayın. Tüm dünyada bu böyle oluyor. Devletlerin hepsi onların çıkarlarına çalışıyor. İsrail’e direk ya da dolaylı yoldan hizmet ediyoruz. Menderes mesela! İsrail ilan edildiğinde bir saate varmadan tanıyan ilk devlet Türkiye, ilk hükümet Menderes hükümeti. Ezanın türkçeleştirilmesi nasıl siyonist planıysa, tekrar arapça okutulmasıda aynı odağın oyunuydu. Bunu Eşref Edip Kara Kitabında izah ediyor. İlim yayma cemiyrti, imam hatipler, ilahiyatlar yani kısaca kendi işlerini görecek islamcı kesimleri yine o tek odak, kendi yapılaşmasında eğitiyor. Çoğunun bundan haberi bile yok. Çift kutuplu dünyaya hoşgeldiniz. Halbuki dünya basit bir mantıkla ALLAH’a tapması gerekiyor. Bütün kutupların eriyip gittiği islam dinine girmek mecburiyetinde. Peki ya sizler, bizler? Etrafımızda olup biten bu hadiselerin iç yüzünü kavrıyabiliyoruz mu? Yani bunları anlıyabiliyormuyuz? Bugün islamcı diye yad ettiğimiz adamların, farkında olmadan ya da farkındayken o tek odağa nasıl hizmet ettiklerini anlıyabiliyormuyuz? Farkında mıyız? Siyonist Lenni Brenner, Avrupa’daki kurulu düzenlerini bozup İsrail devleti kurmak üzere Filistin çöllerine gitmek istemeyen Yahudileri korkutup göç ettirmek amacıyla Nazilerin Yahudi düşmanlığını desteklediklerini şöyle açıklamıştı;”Siyonistler Nazilere’e oldukça yararlı bir işbirliği önerdi. Bu işbirliğinin amacı açıktı:Almanya’daki Yahudileri korkutup göçe zorlamak ve bu yolla Filistin’de bir Yahudi Devleti kurmak.” Siyonist Emil Ludwig, Dünya Siyonist Örgütü’nün görüşünü açıklarken;”İsrail’de, muhteşem bir Hitler anıtı dikileceğine eminim… Avrupa’da Yahudiliklerini yitirmiş olan binlerce Yahudi onun sayesinde kimliklerine geri döndürülenilmiştir.” diyordu. Siyonist Chaim Nachman Bialik;”Hitlercilik, Almanlaşmakta olan Yahudiliği Almanların içinde eriyip yokolmaktam kurtarmıştır.” derken, Dünya siyonist örgütü üyesi Enzo Sereni de:”İsrail’i inşa etmek için Almanya’daki Yahudilerin karşılaştığı sıkıntıları kullanmamız hiç de utanılacak bir şey değil,”diyordu. Aynı odağın başka şahısları, yıllarca müslümanları islamı yaşama noktasonda bunaltıp, ölümü gösterip hasta olmaya razı etmiştir. Kurdukları düzende yetiştirdikleri adamları, Hitler Almanyasındaki gibi kendi planlarına uygun şekilde kullanmışlardır. 28 Şubat’ın zahiri sebepleri vardır. Heyecanlı aktivist bir ruhla değil, aklı başında idraki yüksek bir başkanla o sıkıntı atlatılabilirdi diye düşünüyorum. 28 Şubat’ın mimarı, olasılığını hesaplayamayan, Türkiye’de oy çokluğuyla Türkiye’nin iradesine sahip olamayacağını anlamayan bir islamcıydı. Ben bugün ne kadar anti-siyonist gözüksemde, farkında olmadan onların ekmeğine yağ sürüyor olabilirim. Bütün olasılıkları iyi hesaplamak lazımdı. O günler geride mi kaldı? Asla değil. Bugün ülkemizde tüm irade bir avuç azınlık olduğunu düşündüğüm sebatayistlere aittir. Çünkü bu ülkenin aleyhine ne olursa olsun, o bir avuç azınlığa hiçbir şey olmuyor. Kutuplaşmaları önlemek lazım. Bu yüzden, gelecek nesillerimizi inşa ederken, ALLAH’ın istediği kriterleri eksiksiz yerine getirmemiz gerekiyor. Bunu sağlamakta yardımcı olacak Ehli Sünnet cemaatler vardır. ALLAH’ın izniyle şeytanın devride biter. Biz akıllı olursak. Neyin ne olduğunu öğrenebilirsek ve “sizin hayr gördüklerinizde şer, şer gördüklerinizde hayr vardır” ayetini idrak edebilirsek, herşeyi halletmiş olacağız. 2. Dünya harbinden sonraki soğuk savaş dönemi safsatadan başka bir şey değildir. Resimde de okuduğunuz üzere, el altından Amerika’yı Rusya, Rusya’yı Amerika idare ediyordu. Paslaşıyorlardı yani. Benden bu kadar. Selametle 🙂