Uydurma günlerden bir tanesi daha. Dünya Kadınlar Günü! Yıl boyu etinden sütünden faydalanılan kadınlar, nedense bir günde kutsallaşıyor. Peki bunun altında yatan asıl mesele nedir? Siz zannediyor musunuz kadınlar umurlarında? Uyduruktan bir kadınlara cesaret gazı veriliyor. Ne için? Kadınları pazarlayanlar, fuhuşa zorlayanlar, ticaretlerini canlandırmak için kadın metası kullananlar, reklamlarda vesair yerlerde sürekli kadını cinsel obje olarak pazarlayanlar, her nedendir bilinmez, bir günlüğüne kadın dostu oluyor ve kadını kirli amaçlarına alet edebilmek için ona daha fazla cesaret (çıplaklık) hapı yediriyor. Bir parfüm markası, bütün reklamlarında kadını fahişe gibi gösteren bir parfüm markası, bir anda kadınları onure eden ve bu dünyada onların tek hamisi gibi davranan bir tavır takınıyor. Şampuan reklamı! Bütün reklamlarında çıplak duş alan kadını pazarlayan bu firma, diğer parfüm firması gibi kadınların hamisi oluyor. Çok komik bir şekilde gözümüzün içine baka baka alay ediyorlar. Onların kadınlara ‘cesur olun’ demekte ki kasıtları, ‘sizi pazarlamamız için soyunmanız lazım, sizi soymamız içinde medeni ve çağdaş adını verdiğimiz çöplükten size gaz vermemiz lazım…’ Bla Bla Bla… Kerhanelerde çalışan fahişeleri bir gün olsun düşündünüz mü? Bir yanlışından dolayı sokağa atılmış bir kadının kötü yola düşmesine ne kadar mani oldunuz? Namusundan dolayı alay ettiğiniz kadınlar dara düştüğünde neden el uzatmadınız? Neden kadınları sürekli pazarlıyorsunuz? Onların aşk yaşaması için her türlü rezaleti desteklerken, onların mutlu ve makul bir yuva kurması için neden çabalamıyorsunuz? Güvenli bir yuvada izzeti nefislerinin muhafazası için hiçbir gayrette değilsiniz ama gecenin birinde sokakta tecavüze uğraması için gereken bütün etkenleri oluşturmak için çok gayretlisiniz! ‘Sen özgürsün’ lafzını sürekli dikte ettiğiniz kadınlara, kötü yollara düşürdükten sonra asla el uzatmamanız da ki amaç nedir? ALLAH aşkına, bir kapitalist de çıksın ve desin ki, “Türkiye’de şu kadar fuhuş bataklığına saplanmış kadın var. Ben imkanım nispetince şu kadarına el uzatıyorum. Bu kadınları fuhşa sürükleyen sebepleri umursamıyorum. Topluma kazandırmak için… vs” dediğini hiç işitmedim. Kafalarında ki tek hedefleri, namussuz kadın üretmek. Böylece toplumun ana damarı olan kadın faktörünü bozduklarında, koskoca bir toplumu yerle yeksan edecekler. Kadının önemini anlatmak kelimelerle kifayet etmez. Kadın, bir toplumu, bir ülkeyi ayağa kaldıran, sürüklenmekten kurtaran en önemli yapı taşıdır. Çocuklarımızı, geleceğimizi ilmek ilmek işleyen, ahlaklandıran ve bir ülkenin ihtiyacı olan ahlaklı insanları o ülkenin hizmetine kazandıran ilk öğretmendir. Bir kadın kendisini ailesine ve çocuklarına adadığı zaman, eğer o kadın İslam toplumundaysa, kesinlikle kendisi baskı altındadır, zordadır ve bastırılmak istenmektedir. Aynı kadın avrupa toplumundaysa ve kendisini ailesine ve çocuklarına adıyorsa, toplumda değer görür ve alkışlanır. Fedakarlığı takdire şayandır. Aynı kadın İslam toplumunda olunca ne yazık ki algılar değişiyor ve o Müslüman anne, ev kadını olmasının tek sebebi olarak dini ve diğer sosyal faktörlerin getirdiği baskılar neticesinde gösteriliyor. Onlar, namuslu kadın istemiyorlar. Kadınlarımızın en ince ayrıntısına kadar pazarlamanın derdindeler. Tarihte yaşanmış bir hadise bu konuya ışık tutuyor aslında. Keriman Halis olayı!

Bu vakıa, aslında Dünya Kadınlar Gününü uyduranların neyin peşinde olduğunun vesikasıdır.
Keriman Halis hadisesini gözleriyle gören Halit Turhan Beyin hatıratından olayı izah etmek istiyorum: “1932 yılında Cumhuriyet gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanmıştı. Aynı yıl Belçika’nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. 1913 yılında doğan Keriman Halis, bu yarışmaya Türkiye’yi temsilen katıldı. Günlerce Spa şehrinde kalan güzeller, çeşitli kişilerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünde kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar. Jüri salona geçip, puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek, ‘Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Elbette Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkâr edemeyiz. Neticede bu, Hıristiyanlığın zaferidir. Müslüman kadınların temsilcisi, Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş bu önemli değil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdahale eden Kanûnî Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik, Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.”

Dünya Kadınlar Gününün mesajı budur. Çıplakken sizi daha iyi pazarlarız. Sizler soyunursanız bizler sizi şehvet düşkünü erkeklere daha rahat peşkeş çekeriz ve sizler İslamdan uzaklaştığınızda ve uzaklaşmış halde nesillerinizi yetiştirdiğiniz de bizler için kapıları açık ve işgal edilmesi çok kolay genç dimağlar bırakacaksınız. Siz dünya kadınlar günüyle övüneceğinize, kötü yola düşmüş ve bunlardan vergi almaktan sıkılmayan devlete bir soru sorun:” Neden bunları korumuyorsunuz?” Selametle…