Dr. Aişe eş-Şehri (Suudi Arabistan)
NİÇİN TAADDÜD-Ü ZEVCÂT YAPMIYORUZ?
(Birden Fazla Eş Almıyoruz?)
Zamanımızda, özellikle son 40 yılda dikkatimi çeken bir hadise var: Muvahhid yani tek eşli adamlar bir araya geldiklerinde konu hemen kadınlardan açılır, hep ne kadar çok evlenmek istediklerinden, bu noktadaki hasretlerinden dem vururlar… Laf döner dolaşır, tâ “filan gizlice evlendi, falanca misyâr (yolcu) evliliği yaptı, filanca çocukların anasının kontrol alanı dışına kaçıp çok uzak bir yerde evlendi de rahata kavuştu!…” gibi noktalara kadar uzanır…
Bu erkeklerin sohbetleri genelde taaddüd-ü zevcâta (çok eş almaya) ne kadar çok istek ve hasret çektikleri meselesi etrafında dolaşır durur.. Ama bunu yapmaya da birinci eşten korktukları için cesaret edemezler, korkaklık belası buna mani olur.
Ve: “Ancak, ikinciyi almama engel şöyle bir durum, mazeret var, şöyle bir sebepten dolayı yapamadım…” diye hayali, evhamlı bazı gerekçeler de uydururlar ki aslında hiç biri doğru değildir…!
İnsanlığın yazılı tarihine baktım ve şunu gördüm: Peygamberlerin çoğu, halifelerin, âlimlerin çoğu, kralların, prenslerin, beylerin, paşaların, vezirlerin, şövalyelerin çoğu, taaddüd yapıp çok eş ile evlenmişlerdir; onların yanı sıra birçok da câriyeye malik olup onlardan da aynı vakitte istifade etmişlerdir.
O devirlerde “Erkek” bir, iki, üç, dört eş almıştır, bazen nikah ettiği kadın sayısı on hanımı bulmuştur. Ayrıca hoşuna giden, beğendiği cariyelerden maddi gücüne göre istediğini alıp satmış, hepsiyle beraber sefalı bir hayat sürmüştür. Gücünü, enerjisini, erkekliğini serbestçe kullanmıştır, bineklerini değiştirdikçe faaliyeti, canlılığı, sıhhati artmıştır. İşte ecdad, öylece heybeti, ağırlığı olan SAĞLAM ERKEKLER halinde yaşayıp gelmişlerdir zamanımıza..!
Ecdadımızı ve tarihimizi okudukça bunları öğreniyoruz, boğazımıza bir şeyler tıkanıyor, elem duyuyoruz…
Zira “muvahhid” yani tek eşli kişinin durumu, erkeğin bedeni ve psikolojik yapısına aykırıdır. Çünkü Allah Teâla, akıl, kalp, kuvvet, enerji, aktivite bakımından erkeği kadından daha farklı ve güçlü yaratmıştır. Erkeğin tabiatı ve yapısı verimkâr, dağıtan olmaktır, yeryüzüne yayılıp saçılmaktır ki o yüzden Allah Teala erkeğe istediği kadınlardan çok eş almayı, cariyelere de sahip olup onlarla yatmayı meşru kılmıştır!…
Kadın tabiatı ise bunun tam tersinedir. Kadının bedenine, psikolojik ve akli yapısına münasip olan şey ise sükûnettir, sabitliktir; kalbi bir erkekten başkasına tahammül etmez. O bakımdan da Allah Teala ona sadece bir tek kocayı meşru kılmıştır. Mesela bir kadın, bir erkek köle satın alsa, o köle ona helal olmaz, o kadın da erkek köleye helal olmaz! Kadın sadece kendi kocasının suyunu korur kollar, nesepler birbirine karışmasın diye…
Bu sebepten dolayı “muvahhid” (tek eşli) erkeklerde bedeni ve psikolojik hastalıklar, gevşeklik ve zaafiyetler, himmet ve gayret azlığı, solup büzülme, yerinde sayma…vs halleri çok görülür, öyle öyle de sonunda erzel-i ömre (ömrün en rezil düşkünlük dönemine) varır dayanır..!
O tip erkek, zevcesi yorulduğu zaman, âtıl (boşta) kalır, hanımı hayız görünce âtıl kalır, nifas halinde âtıl kalır, hâmile olunca âtıl kalır… Yani o zavallı muvahhid erkeğin çoğu ömrü âtıl (boşta kalmış) olarak geçip gider, suyu belinde kurur… Velhasıl böyle pişmanlıklar ve hasretlikler içinde ömrünü tüketir gider…
Halbuki muaddid (çok eşli) erkek bunun tam tersi bir durum yaşar. Muaddid erkek daima verir, eşlerinden yararlanır, hiç âtıl (boşta) kalmaz, daima üretir, belindeki su taaffün etmez, bilakis devamlı yenilenir; yüzü daima parlak ve güleçtir…!
Erkeklerin evlilikten ve çok eş almaktan “KORKMA” larının sebeplerini uzun uzun araştırıp inceledim. Eski devirde olsun, çağımızda olsun, muvahhid (tek eşle kalan) erkekler ile muaddid (çok eşli) erkeklerin seyri sülukü, yaşantısı arasında bir mukarene yaptım, durumlarını karşılaştırdım. Şunu gördüm:
“Korkunun ana sebebi kesinlikle maddi veya sağlıkla ilgili değil!
Esas sebep erkeğin evde karısı ile bir arada çok durmasıdır, onunla çok uzun vakitler geçirmesi ve evlad ü iyalin artık erkeğe galebe çalması, tepesine çıkmasıdır.. Hatta bir çok erkek evde karısının yanında artık evcilleşmiş durumdadır, artık ona karısı egemendir; karısıyla çok çok bir arada bulunduğu içün erkeğin heybeti ve kuvveti artık kaybolmuştur… Böylece karısının emri altında eğitilmiş bir mahluk haline düşmüştür; emir ferman sadece karısının elindedir artık… Çünkü karısı onun her işine, sırlarına, mallarına vakıftır!”
Muaddid (çok eşli) erkeklerin durumu ise bunun tam tersinedir. Gördüm ki onlar karılarıyla bir arada az otururlar.. İş ve çalışma, sefer için çok dışarı çıkarlar, karılarına sırlarını vermezler, mallarını bildirmezler, işlerinin detayından bahsetmezler…
Zevceleri ile ihtilatları azalmıştır; bu da onlara bir heybet ve şahsiyet gücü, kâmil bir irade kazandırmıştır. Bakarsın ki “tam bir erkeklik ve yiğitlik ile”, karılarından herhangi bir itiraz ve sıkıştırma korkusu çekmeden diğer evliliğe girişirler. Çünkü eşleri kocalarının kendilerine davranışı sebebiyle kendi tabiatlarına ve haklarına kanaat eder olmuşlardır…
İşte en rahat, himmeti en yüksek, sıhhat ve saadeti en iyi olan erkekler bunlardır! Bunların genel hali hep böyledir!
Şimdi anladık mı Araplar evde çok oturan erkeği niçin ayıplıyorlardı???
Netice, sonuç işte önünüzde…!!!
“Bu KORKU” sebebiyle evlerimiz bekâr, evlenmemiş kızlarla kadınlarla dolup taşıyor bugün… Artık kimse onları sormuyor, onlara talip olmaya cesaret edemiyor…
“Bu KORKU” sebebiyle kıyıda köşede kalan korkakları fesat kapladı, yolsuzluklar çoğaldı; o fasit zihniyetin kurbanları her tarafa yayıldı…!
Fesadı önlemek için taaddüdü ( çok eşli evliliği) meşru kılan Allah’ın şanı ne yücedir! Tesbih ve tazim ederiz O’nu!